Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2014/13607 E. 2015/548 K. 21.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13607
KARAR NO : 2015/548
KARAR TARİHİ : 21.01.2015

MAHKEMESİ : Alanya 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/10/2014
NUMARASI : 2014/465-2014/546

İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira alacağının tahsili için tahliye istekli olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, itirazın kaldırılması talebinin kabulüne ve kiralananın tahliyesine karar verilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre, davalı kiracı S.. Ö..’in temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalılardan kefil İ.. Ö..’in temyiz itirazlarına gelince; İcra takibinde ve davada dayanılan ve hükme esas alınan 10.02.2013 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalılardan İ.. Ö.. sözleşmeyi müşterek müteselsil kefil olarak TBK.nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra 10.02.2013 tarihinde imzalamıştır. TBK.nun kefalet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583.maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü içermektedir. Takibe konu kira sözleşmesinde TBK.nun 583.maddesinde belirtilen şekil şartına uyulmadığından kefalet sözleşmesi geçersizdir. Bu durumda mahkemece davalı kefil İ.. Ö.. hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan kefil hakkında tahliye davası da açılamaz. Bu nedenle davalı kefil hakkındaki tahliye isteminin de reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tahliye isteminin kabulü ile davalı kefilin tahliyesine karar verilmesi de doğru değildir.
Kararın bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) No’lu bentte yazılı nedenlerle davalı kefil İ.. Ö.. hakkındaki itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye ilişkin kararın 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 21/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.