Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2014/13317 E. 2015/9463 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13317
KARAR NO : 2015/9463
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Manisa 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2014
NUMARASI : 2012/907-2014/654

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, kiralananda meydana gelen yangın sonucu kiralananda oluşan hasar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 15.245.- TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi üzerine, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 15.07.2010 tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile davacıya ait konut davalı kiracı O.. E..’ ye kiralanmıştır. Davalı C.. T.. sözleşmeyi adi kefil olarak imzalamıştır. Kiralanan davalı yanın kullanımında iken 28.07.2011 tarihinde çıkan yangın sonucu, kiralanan kısmen zarar görmüş, dosyada alınan bilirkişi raporu ile taşınmazda 15.245.- TL hasar belirlenmiştir.
1- Kefil C.. T..’ ın temyiz itirazlarının incelenmesinden;
Hükme esas alınan 15.07.2010 başlangıç tarihli ve biş yıl süreli kira sözleşmesini C.. T.. kefil olarak imzalamıştır. Sözleşmede kefilin sorumluluğuna dair bir düzenleme bulunmamaktadır. 6098 sayılı Borçlar Kanunu 583 (818 sayılı B.K.nun 484.) maddesine göre, kefalet sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmasına ve kefilin sorumlu olacağı azami miktarın belirlenmesine bağlıdır. Somut olayda, dava konusu edilen alacak, kiralananda yangın sonucu oluşan zarara ilişkindir. Yangın sonucu oluşan zararın kefalet sözleşmesinin tanzimi sırasında önceden bilinebilir ve belirlenebilir mahiyette olmadığı açıktır. Bu nedenle zarardan davalı kefilin sorumlu olduğundan söz edilemeyeceği gibi adı geçen davalı adi kefil olup, 6098 sayılı Borçlar Kanunu 585. (818 sayılı BK. 486.) maddesine göre de hakkında dava açılması “kefalet akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takibat icra olunup da alacaklının hatası olmaksızın semeresiz kalması yahut borçlu aleyhinde Türkiye’de takibat icrasının imkânsız hale gelmesi” koşuluna bağlanmıştır. Davada bu koşullar gerçekleşmediğine göre sözü edilen madde hükmü uyarınca da adi kefil olan davalı C.. T.. hakkında doğrudan dava açılması olanaksızdır. Mahkemece, davalı adi kefil C.. T.. hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün adı geçen davalı yönünden bozulması gerekmiştir.
2-Kiracı davalı O.. E..’ nin temyiz itirazlarına gelince; Olay günü yapılan incelemede 28.07.2011 tarihli itfaiye raporunda; yangının çıkış nedeni olarak evin salonunda bulunan bilgisayarın elektrik tesisatının kısa devre yapması olarak gösterilmiştir. Dosyada mevcut … cumhuriyet Başsavcılığı’ nın …. S. Sayılı dosya örneğinini incelenmesinden itfaiyeci bilirkişinin yangınının kiracı kusurundan kaynaklandığının sabit olmadığı, voltaj yükselmesinden de yangın çıkabileceği doğrultusunda rapor verilmiş ve davalılar hakkında takipsizlik kararı verilmiş, karar itiraz aşamasından geçerek kesinlemiştir.
Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde elektrik mühendisi bilirkişi 27.02.2014 tarihli asıl ve 06.06.2014 tarihli ek raporunda; yangının bilgisayarın bağlı olduğu tesisata ait prize seyyar kabloya bağlı priz üzerinden bağlandığını, bu durumun gerilim düşümüne veya artmasına neden olduğunu, bununda ısınma ile kontak yaparak yangına sebep olduğunu, sık sık arızaya sebep olması halinde yenilemenin makul olduğunu, yangından 15 yıl önce tesisatta yenileme yapıldığının tespit edildiğini, tesisatın yeni yönetmeliğe uygun olmadığını, tesisatın, tek fazlı olmasının tesisatın yanlış olduğu anlamına gelmediğini, bilgisayarın ana prize kablosuz bağlanma ile tehlike oluşmadan kullanılabileceğini, tesisatın yeni yönetmeliğe göre yenilenmesinin ev sahibi uhdesinde bulunduğunu belirtmiş tarafların kusur durumuna ilişkin bir tespit yapmamıştır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 316. ve 334. maddeleri hükmü uyarınca kiracı kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananı aldığı şekilde teslim etmekle yükümlüdür. Kural olarak kiralananın yanması halinde kiracı kusursuz olduğunu kanıtlamadıkça meydana gelen zarardan sorumludur. Kusur ise gerekli özenin gösterilmemesi, sonucun önceden tahmin edilememiş olmasıyla ortaya çıkar. Özünde davanın dayanağı haksız fiil olduğundan, davalının meydana gelen zarardan kusuru oranında sorumlu tutulması gerekir. Bu durumda mahkemenin konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden yangının çıkmasında davalının kusuru olup olmadığı, kiralananda yangına karşı gerekli güvenlik önlemlerinin alınıp alınmadığı ve davalının kusuru varsa, kusur oranı belirlendikten sonra yine bilirkişi raporu ile saptanan zarardan kusursuzluk oranında indirim yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentte yazılı nedenle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.