YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12888
KARAR NO : 2015/9459
KARAR TARİHİ : 05.11.2015
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Uşak 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/09/2014
NUMARASI : 2013/350-2014/1051
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava faydalı ve zorunlu masraf alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davacının kendi ticari alanına ilişkin masrafları isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. TMK’nun 28. maddesine göre, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacının davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nun 124.maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK madde 30) ile bağdaşmaz.
Şu halde davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır.
Olayımızda, dava tarihinin 04.04.2013 olduğu, davalılar murisi N.. A..’ ın dava açılmadan önce 07.06.2012 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Davacı davasını, murise yöneltmiş, davalı mirasçılardan N., K. ve H. A. vekilleri aracılığıyla, davalı F. ise dahili dava dilekçesinin tebliği üzerine davanın husumetten reddini savunmuştur.
Davalıların murisi N.. A.. ve davacı kiracının taraf olduğu … Asliye Hukuk Mahkemesinin .. Esas sayılı dosyasının incelenmesinden, dava tarihinin 08.02.2010 olduğu, kira alacağının tahsiline ilişkin dava olduğu, dava sırasında N.. A..’ ın vefat ettiğinin belirtilerek mirasçıların davaya devam ettiği, Mahkemece 06.12.2012 tarihinde davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın dairemizce … esas sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının muris/kiraya verenin dava tarihinden önce öldüğünü önceki .. Asliye Hukuk Mahkemesinin .. Esas sayılı kira alacağıdavası nedeniyle bildiği, olayımızda HMK 124 uyarınca davaya mirasçılar ile devam etme şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 05/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.