Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2014/12607 E. 2015/8920 K. 22.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12607
KARAR NO : 2015/8920
KARAR TARİHİ : 22.10.2015

MAHKEMESİ : Mersin 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2014
NUMARASI : 2012/291-2014/992

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kiracı tarafından kiralananın teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davalılar C.. Ö.., V.. Ö.. ve D.. Ö.. yönünden davanın reddine, davalı A.. Ö.. yönünden kısmen kabulü ile 21.050 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar A.. Ö.., C.. Ö.. ve V.. Ö.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalıların murisi ile 10.08.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesi yaptıklarını, davaya konu taşınmazı hiç kullanamadığını, taşınmazın davalılarca kullanıldığını belirterek 30.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur. Davalılar davacının dayandığı kira sözleşmesinin muris babaları tarafından imzalanmadığını, davacının bu zamana kadar taşınmazda kiracı olduğunu hiç ileri sürmediğini, arada husumet çıkınca bu yola giriştiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece davacının dayandığı 10.08.2008 tarihli kira sözleşmesi yönünden imza incelemesi yapılmış, sözleşme altındaki imzanın muris M. Ö.’e ait olmadığı ancak davalı mirasçı A.. Ö..’e ait olduğu tespit edildiğinden davanın davalı A.. Ö.. yönünden kısmen kabulü ile 21.050 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK.nun 112. (818 sayılı Borçlar Yasasının 96.) maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir.
Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır: kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Kâr kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir.
Ancak mahkemece kâr kaybı hesabı yapılırken davacı kiracının dava konusu kiralanan ile aynı vasıf ve özelliklere sahip başka bir taşınmazı aynı şartlarda ne kadar sürede kiralayabileceği bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek bu süre ile sınırlı olarak kâr kaybı alacağına hükmedilmesi gerekir.
Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar.
Davacı, davalılar tarafından taşınmaza hiç alınmadığını ileri sürmüş, davalılar da davacının taşınmazı hiç kullanmadığını, kira sözleşmesinin varlığının bilinmediğini savunmuşlardır. Davalı kiraya veren A.. Ö.. kiralananı davacıya teslim etmeyerek TBK.nun 301. (818 Sayılı Borçlar Kanunu’nunun 249.) maddesinde düzenlenen kiralananın kullanıma hazır halde teslim edilmesi yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Bu durumda kiracı kusursuz olduğunu kanıtlayamayan kiraya veren davalıdan menfi veya müspet zararlarını isteyebilir. Mahkemece ziraat bilirkişisinden rapor alınarak, davacının 10.08.2008-21.03.2012 tarihlerini kapsayan dönemde 21.050 TL gelir elde edebileceğine ilişkin raporu doğrultusunda karar verilmiş ise de dava dilekçesinden davacının müspet zarar mı yoksa menfi zarar mı talep ettiği anlaşılamamaktadır. Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davacıdan menfi zarar mı yoksa müspet zarar mı talep ettiği sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tazminat hesap edilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.