Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2014/12480 E. 2015/8807 K. 21.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12480
KARAR NO : 2015/8807
KARAR TARİHİ : 21.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/07/2014
NUMARASI : 2014/163-2014/457

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira alacağının tahsili için icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde; kiracısı H.I. Y.İnş. Nakl., Turzm, İth., İhr., San. Tic. Ltd. Şti. ile imzalanan 01/05/2012 tarihli kira sözleşmesinde davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu, ödenmeyen 2012 Haziran, Aralık ve 2013 Ocak ayı kira bedellerinin tahsili için kiracısı şirket ve müşterek borçlu ve müteselsil kefiller hakkında icra takibi başlattıklarını davalının takibe haksız olarak itirazda bulunduğunu belirterek itirazın iptalini ve asıl alacağın %20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalının sözleşmede kefil olduğu, davacının önce asıl borçluya gitmesi gerektiği gerekçesi ile red kararı verilmiştir.
09.04.2013 tarihinde başlatılan icra takibine dayanak yapılan ve karara esas alınan 01.05.2012 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kefil icra müdürlüğüne yapmış olduğu itirazında takibe dayanak sözleşmede kefil olduğunu sözleşmenin BK’da yer alan kefalete ilşkin hükümlere uygun olmadığından geçersiz olduğunu, bu nedenle alacaklıya borcu bulunmadığını beyanla takibe itiraz etmiştir. Kira sözleşmesinin özel şartlar J maddesine göre kefilin bu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı hüküm altına alınmıştır. Kefil sorumluluğunun kapsam ve sınırlarını bilmektedir. Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin iki yıl süreli olup, müteselsil kefilin sorumluluk süresi kapsamında olduğu ve kefil hakkında doğrudan yada asıl borçlu ile birlikte icra takibi yapılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu nedenle kefil hakkında dava açılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.