Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2014/12126 E. 2015/8594 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12126
KARAR NO : 2015/8594
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali ve tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile takibin 3.750 tl olarak devamına ve kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalının tahliye ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinden; Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında başlatılan 23.01.2013 tarihli haciz ve tahliye istekli icra takibi üzerine düzenlenen ihtarlı ödeme emri davalı borçluya 25.01.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu yasal yedi günlük itiraz süresi içerisinde 31.01.2013 tarihinde borca itirazda bulunmuştur. Davacı alacaklı 21.02.2013 tarihinde açtığı dava ile davalının itirazının iptali ve kiralananın tahliyesini istemiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 315. maddesi gereğince 30 günlük ödeme süresinin dolması beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağından, 21.02.2013 tarihinde açılan davada verilen tahliye kararı doğru değildir.
2-Davalının itirazın iptaline (alacağa) ilişkin temyizine gelince: Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan 13.10.2008 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli sözleşme konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmeyi kiraya veren R.M.’ ye vekaleten A.. M.. imzalamıştır. İcra takibi ve dava da A.. M.. tarafından R. M. adına vekaleten açılmıştır. Davacı kira sözleşmesine dayanarak başlattığı icra takibi ile 2012 yılı Temmuz ayı ila 2013 yılı Ocak ayları arası, aylık 750 tl olmak üzere yedi aylık kira bedeli 5250 TL nin tahsilini istemiştir. Ödeme emrinin davalıya 25.01.2013 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine davalı süresinde yaptığı itirazında böyle bir borcu olmadığını, kira bedellerini elden ödediğini beyan etmiştir. Davacı vekili 21.02.2013 tarihli dava dilekçesi ile davalının itirazının iptalini ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı arada güven ilişkisi olduğunu, kira bedellerinin A.. M..’ ye elden ödendiğini savunmuştur. Davalı delillerinde yemin deliline dayanmış, mahkemece sözleşmeyi kiraya verene vekaleten imzalayan A.. M..’ ye 15.04.2014 tarihli celsede yemin eda ettirilerek davanın kısmen kabulü ile takibin 3.750 tl olarak devamına ve kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.
Davalı kiracı, kira parasının elden ödendiği savunmasını HMK 200. Maddesi gereğince usulüne uygun bir şekilde kanıtlamak durumundadır. Yıllık kira miktarına göre ödeme savunmasının tanıkla ispatı mümkün değildir. Ancak davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanılmış olup davalının ödeme savunmasını yemin delili ile kanıtlamasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Yasada yeminin şekline ilişkin düzenleme yapılmış olup, 232. maddede “Yemin, tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur” hükmü bulunduğu halde mahkemece kiraya veren R.. M..yerine onun adına sözleşmeyi vekaleten imzalayan ve davayı açan A.. M..’ ye yemin eda ettirilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentte yazılı nedenle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.