Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2014/10574 E. 2015/7895 K. 05.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10574
KARAR NO : 2015/7895
KARAR TARİHİ : 05.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/05/2014
NUMARASI : 2011/348-2014/204

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira alacağından dolayı başlatılan icra takibine karşı vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına, takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına ve davalının 11.02.2011 tarihli İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği beyanında davaya konu taşınmazı 1984 yılında Ö. M. K.’dan kiraladığını ve 1999 yılına kadar kiracı olduğunu, 1999 yılında davaya konu yeri Ö. K. mirasçılardan M. K.’dan satın aldığını, satın aldığında murisin ölü olduğunu 1999 yılından, 11/02/2011 tarihine kadar kira ödemediğini, zilyet olduğunu belirttiği ancak herhangi bir resmi yada yazılı satış belgesi sunamadığı ayrıca davalının satın aldım dediği 1999 yılında murisin dosya içerisinde bulunan veraset ilamına göre tapu maliki ve kiraya veren murisin sağ olduğunun ve davalının tüm beyanlarına göre taraflar arasındaki kiracılık ilişkisinin varolduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında ikinci uyuşmazlık icra takibine konu edilen 05.12.2005 ile 05.12.2010 tarihleri arasında aylık kira bedellerinin ne olduğu hususundadır. Davacı söz konusu dönemlerde aylık kira bedellerini iddia ettiği miktar olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı vekili 13.03.2014 tarihli oturumda icra takibine konu aylık kira bedelleri konusunda yazılı bir delilleri bulunmadıklarını, davalı tarafa bu hususta yemin teklif ettiklerini bildirmiş, davalı vekili aynı celsede yemin teklifini kabul etmediklerini beyan etmiş, mahkemece bedele ilişkin yemin teklifinin davalı tarafça reddedildiği gerekçesiyle davacının bildirdiği bedeller üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 228. maddesinde ” Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır ” düzenlemesi ile 232. maddesinde ” Yemin, tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur ” düzenlemesi bulunmaktadır. HMK 232. maddesindeki düzenlemeye paralel olarak aynı yasanın 74. maddesinde ” Açıkça yetki verilmemiş ise vekil; yemin teklif edemez, yemini kabul, iade veya reddedemez ” düzenlemesi bulunmaktadır. Nitekim bu husus 1086 sayılı HUMK’un 63. maddesinde ” Yeminin kabul veya reddini beyan için salahiyet ancak yemin edecek kimse tarafından yemin teklif olunan meseleye ittıla kesbettikten sonra verilebilir ” şeklinde ifade edilmiştir. Bütün bu düzenlemeler ışığında vekile yeminin kabul veya reddi için vekâletnameye özel yetki konulmuş olsa bile vekil buna dayanarak yemini kabul veya red edemez.Vekilin yemini kabul veya red yetkisini kullanabilmesi için müvekkilin (yemin edecek kimsenin) yemin teklif olunan meseleyi öğrendikten sonra vekiline yeminin kabul veya reddini bildirmek için özel yetki vermiş olması gerekir. Çünkü, yeminin kabul veya redddini bildirmek için özel yetki ancak yemin edecek kimse tarafından yemin teklif olunan meseleyi öğrendikten sonra verilebilir. Davacı vekili yemin teklifini 6100 Sayılı HMK’nın 232 maddesine uygun olarak tarafa yöneltmiştir, vekile yemin teklifi sözkonusu değildir. Ancak müvekkile hangi konuda yemin teklif edildiği bildirilmeden yemin teklif olunan celsede vekilin yemini reddetmesi usule aykırıdır. Bu durumda bedel konusunda davalı asile yemin teklifi iletilip oluşacak sonuca göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi