Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2014/10291 E. 2015/7529 K. 28.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10291
KARAR NO : 2015/7529
KARAR TARİHİ : 28.09.2015

MAHKEMESİ : Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2014
NUMARASI : 2013/66-2014/378

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kiracı tarafından dava dışı Hazine’ye ödenen ecrimisilin davalı belediyeden tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, Hazine’ye ödenen ecrimisilin Hazine’ye karşı açılacak dava ile istenebileceği, davacıların davalı belediyeye karşı sorumlu olduğu, Belediyenin davada taraf olarak gösterilemeyeceği gerekçe gösterilerek davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davaya konu dükkanların 15.11.2006 tarihli kira sözleşmesiyle Değirmenköy Belediyesi’nden kiralandığını, daha sonra bu belediyenin kapatılarak davalı belediyeye bağlandığını, bundan sonra kira bedellerinin davalı belediye tarafından tahsil edilmeye başlandığını, 14.02.2012 tarihinde dava dışı İstanbul Defterdarlı’ğının davaya konu parselin mülkiyetinin Hazine’ye ait olduğunu belirterek ecrimisil ihbarı gönderdiğini, cezalı konuma düşmek istemeyen davacı Bahattin’in 10.607,80 TL, diğer davacının 13.055,75 TL ecrimisil ödediğini, davalı belediyenin başkasının taşınmazını yetkisiz temsil hükümlerine göre kiraya verdiğini bu nedenle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olması gerektiğini belirterek ödenen ecrimisil bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı belediye vekili cevap dilekçesinde taşınmaz üzerindeki dükkanların kendileri tarafından yapılıp kiraya verildiğini, davacıların ecrimisil bedellerini ödemek zorunda olmadıklarını, kiraya verenin malik olması gerekmediğini, davacıların sözleşmeyi iptal etmeyip ödedikleri ecrimisili istediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında 15/11/2006 tarihli kira sözleşmesi, gereği kiralananın davacılara teslim edildiği, kira parasının davalı tarafından tahsil edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiraya verenin sözleşmeye konu şeyin maliki olması zorunlu değildir. Kira sözleşmesi feshedilmediği veya sözleşmenin iptali davası açılmadığı sürece geçerlidir. Ancak bir üçüncü kişinin kiralanan üzerinde, kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürmesi durumunda kiraya veren, söz konusu hukuki ayıbı gidermek ve kiracının bu yüzden uğradığı zararları tazmin ile yükümlüdür. Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu BK.’nun 253. (6098 sayılı TBK.’nun 309) maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiraya verenin tekeffülü altındadır. Olayda dava dışı Hazine mülkiyet hakkına dayanarak davacıların kiracılık hakkı ile bağdaştırılamayan bir iddiada bulunmuştur. Davacılar her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı ödemiştir. Bu durumda davacılar, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir. Ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Ne var ki davacılar bu dava ile kira sözleşmesinin feshini değil, ödediği ecrimisilin tahsilini istemektedir. Davacılar, ödediği ecrimisili kira bedellerini aşmamak kaydıyla talep edebilirler. Burada davalının borcu sebepsiz iktisaptan değil kira sözleşmesinin feshedilebilir olmasından kaynaklanmaktadır. Davalı Belediyenin sorumluluğu aldığı kira bedelini geçmemek üzere kiracı davacının ödediği ecrimisil parası ile sınırlıdır. Öte yandan davacılardan Bahattin’in ödediğini iddia ettiği ecrimisile ilişkin ödeme belgesi dosya içerisinde bulunmamaktadır. Bu davacıya ilişkin ödeme belgesi de araştırılıp sonucuna göre davanın esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.