Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2013/9507 E. 2013/11469 K. 03.07.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9507
KARAR NO : 2013/11469
KARAR TARİHİ : 03.07.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tahliye ve alacak

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye ve alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi ve kira alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına, 2012 yılı Temmuz ayı kirasının süreli ihtarnameye rağmen, yasal süresinde ödenmediğinin anlaşılmasına göre davalının tahliye kararına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Davalının kira alacağına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 346.maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasanın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun’da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354’ncü maddelerinin 1.7.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir.
Taraflar arasında düzenlenen 15.06.2010 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralananın ise mesken olduğu sözleşmede belirtilmiştir. Davacı, 10.10.2012 tarihli dava dilekçesi ile 15.06.2010 tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesine istinaden her ayın 15-20 si arasında ödenmesi gereken ve ödenemeyen 2012 Temmuz, Ağustos, Eylül ayı kirası ile kira sözleşmesinin 17. maddesinde düzenlenen muaceliyet koşulu gereğince dönem sonuna kadar kira paralarını tahsilini istemiştir. Yeni yasal düzenleme karşısında muacceliyet koşulunun davalı kiracı yönünden geçersiz hale geldiği kabul edilerek dava tarihi itibariyle ödenmemiş kiralar yönünden değerlendirme yapılarak, muacceliyet koşulu gereğince istenen aylar kirası yönünden alacak isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken,muacceliyet koşulunun geçeli olduğundan bahisle yazılı şeklide davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
3) Öte yandan, taraflar arasındaki dava genel mahkemede görülen alacak davası olup, Dava konusu alacağa ilişkin olarak yargılama sırasında ödeme yapılmış olması halinde yapılan ödeme miktarınca dava konusuz kalacağından, davalı tarafından yapılan ödemeler nazara alınarak, alacak miktarı belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde, dava açıldıktan sonra yapılan ödemlerin infazda nazara alınmasına karar verilmesi de, usule aykırıdır.
Hüküm bu nedenlerle alacağa ilişkin olarak bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda Bir (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün tahliyeye ilişkin kısmının ONANMASINA, 2 (İki) ve 3 (Üç) no’lu bentte yazılı nedenlerle hükmün alacağa ilişkin kısmının BOZULMASINA ve onanan kısım için aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenden alınmasına 03.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.