Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2013/4799 E. 2013/15766 K. 21.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4799
KARAR NO : 2013/15766
KARAR TARİHİ : 21.11.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş, ancak davanın miktarı itibari ile duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, depozito bedelinin iadesi için kiracı tarafından kiralayan aleyhine başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı kiracı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 01/11/2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile davalının kiracısı iken sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, güvence bedelinin iade edilmediğini, Türk Borçlar Kanununun 335. maddesinde “kiraya veren, geri verme sırasında kiralananın durumunu gözden geçirmek ve kiracının sorumlu olduğu eksiklikleri ve ayıpları ona hemen yazılı olarak bildirmek zorundadır. Bu bildirim yapılmazsa, kiracı her türlü sorumluluktan kurtulur. Ancak, teslim alma sırasında olağan incelemeyle belirlenemeyecek olan eksikliklerin ve ayıpların varlığı hâlinde, kiracının sorumluluğu devam eder. Kiraya veren, bu tür eksiklikleri ve ayıpları belirlediğinde, kiracıya hemen yazılı olarak bildirmek zorundadır.” düzenlemesi gereğince davalının eksiklikleri hemen bildirmediğini, taşınmazın eksiksiz teslim edilmiş olmasına rağmen güvence bedelinin iade edilmediğini belirterek güvence bedelinin iadesi için başlatılan icra takibine davalının itirazının iptali ile %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise dava dilekçesinin usulsüz tebliğ edildiğini, davadan henüz haberdar olduklarını, cevap dilekçesinin süresinde sunulduğunun kabulünü talep ederek, mecurun 2012 yılı Mart ayının sonunda tahliye edildiğini, sözleşmede davalıya demirbaş olarak teslim edilen klima ve panjur sisteminin sökülerek yok edildiğini müvekkilinin zarara uğradığını, depozitoyu iade etmekle yükümlü olmadığını savunmuştur. Mahkemece davalının süresinden sonra cevap dilekçesini sunduğu, süresinden sonra verdiği delil listesinde ekli olarak herhangi bir belge sunmadığı tahliye anında eksikliklerin kiracıya bildirilmediği, kiralananın hasarlı veya eksik teslim edildiğine ilişkin herhangi bir tespit de yapılmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tebligat Kanununun 6099 Sayılı Yasayla değişik 10. maddesine göre “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki, kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. (Ek fıkra:11.01.2011 – 6099 S.K./3.mad.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”, T.K.’nun 21/2. maddesi (Ek fıkra:11.01.2011 – 6099 S.K./5.mad) gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin
muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükümlerini içermektedir.
Olayımıza gelince; davalıya dava dilekçesi Tebligat Kanunu’nun 21.maddesine göre 03/09/2012 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, muhatabın adreste bulunmama sebebi tevsik edilmediği gibi, isim ve imzadan imtina ettiği bildirilen komşunun da denetime elverişli şekilde kim ve hangi komşusu olduğu yeterli açıklamaya kavuşturulmamıştır. Bu durumda davalıya yapılan tebligat işlemi Tebligat Kanununun 21.maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen usule aykırıdır. Davalı vekili müvekkilinin davaya 24/10/2012 tarihinde muttali olduğunu bildirerek 06/11/2012 havale tarihli dilekçesi ile davaya cevaplarını ve delil listesini dosyaya sunmuştur. Davalının davaya cevapları ve delilleri usulsüz tebligat ve ıttıla tarihine göre süresinde sunulmuş olduğu halde mahkemece davalının süresinde davaya cevap vermediği ve süresinde delil bildirmediği gerekçesi ile hüküm verilmiş olması doğru değildir.
Öte yandan depozito, kiralayanın muhtemel zararlarının teminatı olarak kiracı tarafından verilen bir tür güvence bedelidir. Bu nedenle depozito bedelinin iadesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunması halinde, depozitonun iade edilmemesini haklı kılacak sebeplerin olup olmadığı, iade edilecekse ne miktarda iadesi gerektiği mahkemece değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Taraflar arasındaki 01/11/2009 başlangıç tarihli 2 yıl süreli kira sözleşmesinin özel şartlar 1. maddesinde kiracının kiralananı mevcut haliyle eksiksiz olarak kiraladığı, dükkan cam vitrinleri, uzaktan kumandalı açılıp kapanan panjur sistemi, Arçelik marka büyük klima bulunduğu belirtilmiştir. Kiracı tarafından 4000 USD depozito bedelinin ödendiği çekişmesizdir. Davacı tarafından 30/05/2012 tarihinde başlatılan icra takibinde 4000 USD depozito bedelinin iadesi istenmiştir. Her ne kadar mahkemece davalının zarara uğradığını belirttiği halde buna ilişkin herhangi bir belge sunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de kira sözleşmesinde kiralananın ne şekilde ve hangi demirbaş eşyalarla teslim edildiği yazılıdır. Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde ileri sürülen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 335. maddesi ise tahliye tarihi olarak bildirilen 2012 yılı mart ayında ve takip tarihi olan 30/05/2012 tarihinde henüz yürürlükte değildir. Bu sebeple kiralananın hasarsız ve eksiksiz olarak teslim edildiğini ispat yükü kiracıya aittir. Mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak takip tarihi itibariyle talep edilebilecek bir depozito alacağının bulunup bulunmadığı saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken kiralayan tarafından belge sunulmadığı hasar ve eksikliklerin kiracıya bildirilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi de doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.