Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2013/1926 E. 2013/12997 K. 25.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1926
KARAR NO : 2013/12997
KARAR TARİHİ : 25.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Menfi tespit

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kiracı tarafından açılan kiraya verenin kira alacağına ilişkin yaptığı takip nedeniyle, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanının kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde; davalıya ait taşınmazda 15/06/1997 tarihli 2 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, kira sözleşmesinin 4. maddesinde “kiracı oturmaya devam ederse, enflasyon oranında artış yapılacaktır.” düzenlemesine rağmen davalının 11.475,34 TL kira parasının tahsili istemiyle icra takibi başlattığını, şehir dışında olduğundan takibe itiraz edemediğini, kesinlikle bu miktar borcu olmadığını, davalıya borcu olduğu kabul edilse bile enflasyon oranında artış yapılması gerektiğini belirterek takibe konu alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, 15.06.2010 havale tarihli delil listesi ekinde 15.07.2008 tarihli 15.06.2004-15.07.2009 tarihleri arasındaki kira parasının dava dışı …’e ödendiğine dair, … imzalı ödeme makbuzunu ibraz etmiştir.
Davalı, davacının ödeme yapmadığını, davacının ibraz ettiği belgeyi de kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece dosyaya ibraz edilen makbuz içeriğine, davalının … 14. İcra Müdürlüğünün 2009/5880 E. sayılı takip dosyasında 2005 ve 2006 dönemi kira paralarını talep etmiş olmasına göre davacının kira parasını davalıya verilmek üzere davalının oğlu …’e ödendiği dosyaya ibraz ettiği belgeden anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalının vasisi tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 15.06.1997 tarihli 2 yıl süreli kira sözleşmesine ve sözleşmenin yenilenerek devam ettiğine ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık … İcra Müdürlüğünün 2009/5880 E. sayılı dosyası ile 25.06.2009 tarihinde takibe konu edilen 2006 yılı kirası 4.131,00 TL ve 2006 yılı kirası 4.545,00 TL olmak üzere 8.676,00 TL asıl alacak ve 2.799,34 TL işlemiş faiz üzerinden yapılan icra takibinde, takibe konu kira parasının ödenip ödenmediği ve sözkonusu dönemde kira bedelinin miktarına ilişkindir. Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin “Hususi Şartlar” 4. maddesinde “Kira sözleşmesinin müddeti iki yıl olup, iki yıllık kira bedeli peşin alınmıştır. Kiracı oturmak istediğinde iki sene
sonra enflasyon oranında artış yapılacaktır.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Ayrıca sözleşmenin ön yüzünde kira parasının “peşin” ödeneceği belirtilmiştir. Bunun haricinde kira parasının ifa yerine ilişkin sözleşmede hüküm bulunmamaktadır. Sözleşmede kira borcunun ifa yerine ilişkin hüküm bulunmaması veya sonradan tarafların anlaşması ile ödeme yeri veya kişinin belirlenmemesi veya davalı kiraya veren tarafından kira parasının tahsili hususunda bir başkasının yetkili kılınmaması durumunda, ifa zamanında yürürlükte bulunan Borçlar Kanunun 73. maddesi hükümleri de nazara alındığında borçlu ancak bizzat alacaklıya ödeme yapmakla borcundan kurtulur. Üçüncü kişiye yapılan ödeme borçluyu borcundan kurtarmaz.
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde, kiraya veren davalı … olup, kira borcunun kiraya veren dışında bir kişiye veya yere yapılacağına ilişkin sözleşmede bir düzenleme yoktur. Davacı kira parasını davalının oğlu …’e ödediğini belirterek belge sunmuş ise de, davalı tarafından yapılan ödeme kabul edilmediği gibi, davacı tarafından, ödeme yapılan …’e, davalının kira parasını tahsile yetki verdiği de kanıtlanamamıştır. Yetkisiz kişiye yapılan ödeme usulüne uygun ödeme sayılmaz.
Bu nedenle takibe konu dönem, yıllık kira parasının miktarı üzerinde durularak davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacının ödeme iddiasını kanıtladığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25/09/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.