Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2013/1740 E. 2013/12946 K. 25.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1740
KARAR NO : 2013/12946
KARAR TARİHİ : 25.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Alacak

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira ilişkisinin erken sona erdirilmesi nedeniyle oluşan kazanç kaybının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, idari yargı görevli olduğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davacı ile davalı şirket arasında 15.2.2011 başlangıç tarihli üç yıl süreli ekmek satış büfesi sözleşmesi imzalandığını, sözleşme yürürlükte iken 1.7.2011 tarihinde, diğer davalı belediyenin yol yapımı gerekçesiyle sözleşmeye konu büfeyi yıktığını, davalı belediyenin haksız eylemi ve davalı şirketin yeni bir yer tahsis etmemesi nedeniyle sözleşmeye aykırılıktan dolayı davacının gelir kaybına uğradığını belirterek 1.7.2011 tarihinden sözleşmenin bitiş tarihi olan 14.2.2014 tarihine kadar davacının yoksun kaldığı gelir kaybı nedeniyle 10000 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı şirket vekili, davalı … ile aralarındaki 17.7.2009 tarihli işletme hakkı sözleşmesi çerçevesinde sözkonusu büfe ile ilgili tasarruf yetkisinin davalı belediyede olduğunu, olayda bir kusurlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiş, davalı … ise idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesini savunmuştur. Mahkemece, kira sözleşmesiyle büfelerin kullanımı vatandaşlara verilse bile sakıncası belirdiğinde tahsisin iptali işlemi belediyeye ait olduğundan, belediye tarafından tahsisin iptali işlemi idari bir işlem olup, işlemin iptali ve bu işlemden doğan maddi zararların tahsiline ilişkin davaların idare mahkemesinde açılması gerektiğinden yargı yolu nedeniyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Davacı ile davalı şirket arasında 15.2.2011 başlangıç tarihli üç yıl süreli ekmek satış büfesi kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davacı vekili aşamalardaki beyanlarında şirkete karşı açtığı davayı bu sözleşmeye aykırılığa, diğer davalı belediyeye karşı açtığı davayı ise haksız fiile dayandırdığını açıkça bildirmiştir. Kaldı ki hakim, tarafların hukuki nitelemesi ile bağlı olmayıp, hukuki nitelemeyi yapmakla mükelleftir. Taraflar arasındaki temel hukuki ilişkinin kira ilişkisi olduğu ve uyuşmazlığın bu sözleşmeden kaynaklandığının kabulünde zorunluluk vardır. Kiraya ilişkin hükümler, umumiyet itibariyle mülga 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Kanununda ve 818 Sayılı Borçlar Kanununun 248-299. maddeleri ile,
1.7.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK.nun buna denk gelen 299-378. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler karşısında, kiracılık ilişkisinin özel hukuk ilişkisi olduğu, buna bağlı olarak uyuşmazlıkların sözleşmeye bağlılık ilkesi gereğince çözümlenmesi gerekeceği her türlü izahtan vareste bulunmaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı Kanunun 2/1 maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaların idari dava olduğu tarif edilmiştir. Buradaki idari işlemin dayanağı, kamu gücünün kullanılmasından kaynaklanan, kamuya üstün hak ve yetkiler tanıyan idari sözleşmelerdir.
Somut olayımızda, az yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasındaki ilişki, kira sözleşmesinden kaynaklanan özel hukuk ilişkisidir.Bu nedenlerle, uyuşmazlığın çözümünde görevli yargı yeri idari yargı olmayıp, adli yargıdır. Dava açıldığı tarih itibarıyla HMK. 4/a maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Mahkemece aynı yargı kolu içerisindeki sulh hukuk mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yargı yolu nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.