Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2013/12816 E. 2013/14016 K. 21.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12816
KARAR NO : 2013/14016
KARAR TARİHİ : 21.10.2013

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın kaldırılması ve tahliye

İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı tarafından tahliye taahhütnamesine dayalı olarak başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece istem reddedilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının 01.01.2009 başlangıç tarihli sözleşme ile taşınmazda kiracı olduğunu, 20.03.2009 düzenleme tarihli tahliye taahhüdü ile taşınmazı 01.01.2013 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt ettiği halde tahliye etmediğinden hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı ise kiraya konu taşınmazda Mustafa Demirbaş isimli bir kişinin daha malik ortak olduğunu, pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanmadığını tahliye taahhüdünün ancak geçerli bir kira mukavelesi olması halinde hüküm ifade edeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Takibe dayanak yapılan ve karara esas alınan 01.01.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi kiraya veren sıfatıyla davacı … ile kiracı … arasında düzenlenmiştir. Dosya içerisinde bulunan tapu kaydına göre taşınmazda …isimli bir şahsın daha paydaş olduğu anlaşılmaktadır. Müşterek mülkiyette pay ve paydaş çoğunluğuyla, iştirak halindeki mülkiyette tüm ortaklarca yapılmayan sözleşmeler geçersizdir. Ancak, kiralayan paydaş akit sıfatıyla sözleşmenin kendisine verdiği yetkiye dayanarak kiracı aleyhine yalnız başına tahliye davası açabilir. Sözleşmede taraf olmayan paydaşlar, sözleşmeyi tanımayarak kiracı aleyhine men’i müdahale davası açabilecekleri gibi, bu sözleşmeyi kabul edip, geçerlilik tanıyarak müşterek mülkiyette pay ve paydaş çoğunluğuyla iştirakli mülkiyette tüm ortaklarca tahliye davası da açabilirler. Öte yandan adi kira sözleşmesi her iki tarafa da borç yükleyen tam karşılıklı sözleşme olduğundan, borç doğurucu bir akit olmasından dolayı yetkisiz bir paydaş kira akdini kendi adına yapmış ise bu akit taraflar arasında geçerli olur, ancak diğer paydaşlar kiracının kullanımına engel olurlarsa kiraya veren borcunu yerine getirememenin sonuçlarına katlanır (TBK 112). Olayımızda ise davaya dayanak yapılan kira
sözleşmesi davalı tarafından dört yıl boyunca feshedilmediği gibi dosya kapsamına göre diğer paydaşın kiralamaya bir itirazı da olmadığı anlaşılmıştır, kaldıki 6098 sayılı TBK.’nun 352. maddesine göre; taahhüt nedenine dayalı tahliye davasının mutlaka kiraya veren tarafından açılması gerekir. Kiraya veren durumunda olmayan malikin dava hakkı yoktur. O halde davalı ile yapılan 01.01.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesine değer vermek gerekir. Davada süresinde açıldığına göre kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde isteğin reddine karar verilmesi doğru değildir.
Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.