Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2013/12087 E. 2013/14312 K. 24.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12087
KARAR NO : 2013/14312
KARAR TARİHİ : 24.10.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tahliye, alacak

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye ve alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, açıktan fena kullanım ( özenle kullanma yükümlülüğüne aykırılık) nedeniyle tahliye ve ödenmeyen kira alacağının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının kiracı olarak oturduğu … Köyü No: … … adresindeki iş yerini 07.05.2012 tarihinde satın aldığını, davalının cafeterya ve kahvehane olarak işletmesi gereken iş yerini içkili gazino ve bar olarak kullandığını, işyerindeki taşkın davranışların çevreyi rahatsız ettiğini, davalıya bu nedenle ceza kesildiği halde taşınmazı fena kullanmaya devam ettiği için kendisine 07.06.2012 tarihinde ihtarname göndererek ödenmeyen kira bedellerinin tarafına ödenmesini ve akde aykırılığın giderilmesini ihtar ettiğini, buna rağmen davalının kira bedellerini ödemediği gibi taşınmazı açıktan açığa fena kullanmaya devam ettiğini, bu nedenle davalının dava konusu işyerinin tahliyesini ve ödenmeyen 8.000 TL kira bedelinin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı; 2009 yılında davacının eşi ile kendi eşi arasında ortaklık sözleşmesi imzalandığı halde davacının eşinin hiç bir masrafa ve yükümlülüğe katlanmadığını, iş yerinin ruhsatının bulunduğunu, en temiz ve en dürüst mekan olarak bilindiğini, aralarında ceza davası bulunduğunu, davacının bu yeri muvazaa ile satın aldığını, kendisinin bu yere 36.000 TL masraf yaptığını, bu nedenle kira borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacının ihtar tebliği olan 14.6.2012 tarihinden dava tarihine kadar 572,29 TL kira alacağı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına, davalının 25.09.2012 tarihli cevap dilekçesinde kiracı olduğunu benimsediğinin anlaşılmasına göre davalının aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Türk Borçlar Kanununun 316.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür. Kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranması durumunda sözleşmeye aykırılık nedeniyle tahliyesine karar verilebilmesi için kiraya verenin konut ve çatılı işyeri kirasında kiracıya en az otuz gün süre vererek aykırılığın giderilmesini, aksi takdirde sözleşmeyi feshedeceğini yazılı olarak bildirmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Diğer kira
ilişkilerinde ise kiraya veren, kiracıya önceden bir ihtarda bulunmaksızın, yazılı bir bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilir. Konut ve çatılı işyeri kirasında, kiracının kiralanana kasten ağır bir zarar vermesi, kiracıya verilecek sürenin yararsız olacağının anlaşılması veya kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranışının kiraya veren veya aynı taşınmazda oturan kişiler ile komşular bakımından çekilmez olması durumlarında kiraya veren, yazılı bir bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilir.
Dava açıktan fena kullanım (özenle kullanım yükümlülüğüne aykırılık) nedeniyle tahliye ve ödenmeyen kira bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacının 29.08.2012 havale tarihli dilekçesinde istem açıkça bu şekilde belirtilmiştir. Dava dilekçesinde temerrüt nedeniyle tahliye istemi olmadığı halde Mahkemece BK 260 uyarınca temerrüt nedeniyle tahliye kararı verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle mahkemece iş bu davanın (özenle kullanma yükümlülüğüne aykırılık) esasına girilerek taraf delilleri toplanmalı ve tahliye şartlarının oluşup oluşmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.