Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2013/12064 E. 2013/14453 K. 30.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12064
KARAR NO : 2013/14453
KARAR TARİHİ : 30.10.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tahliye

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, ihtiyaç nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin taşınmazı 18.5.2012 tarihinde satın aldığını, müvekkilinin taşınmazı mesken ihtiyacı için kullanacağını, taşınmazın tahliyesi için davalıya ihtar gönderdiğini fakat taşınmazın tahliye edilmemesi nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı vekili ise müvekkilinin eski malik ile kardeş olduklarını, eski malikin taşınmazı satın aldıktan sonra üzerine kaydettiğini, daha sonra müvekkil ile aralarının bozulması nedeniyle muvazalı satış ile taşınmazı davacıya sattığını, davacının bu taşınmaza ihtiyacının samimi olmadığını ve davanın reddini savunmuştur.
6098 Sayılı TBK.’nun 350/1. maddesi uyarınca ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak davalarda dava hakkı kural olarak kiraya verene aittir. Ancak kiraya veren durumunda olmayan malikin de bu davaları açabileceği içtihaden kabul edilmiştir. Dava hakkına ilişkin olan bu hususların mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. Konut ya da çatılı işyeri niteliğindeki bir taşınmazı iktisap eden kimse dilerse eski malik ile kiracı arasında yapılmış sözleşmeye dayanarak sözleşmenin sonunda bir ay içinde, dilerse TBK.’nun 351. maddesi uyarınca edinme günü de dahil olmak üzere edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla edinme tarihinden itibaren altı ay sonra ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir.
Olayımıza gelince; davalı, davacı ve taşınmazı satan eski malik … ile aralarında herhangi bir kira sözleşmesinin bulunmadığını, dava konusu taşınmazda kiracı olarak oturmadığını savunmuştur. Davacı da, davalı ile aralarında düzenlenmiş yazılı bir kira sözleşmesine dayanmamıştır. Ayrıca davacı, daha önceki malik ile davalı arasında kira ilişkisinin varlığını da iddia etmemiştir. Davalı kiracılık ilişkisine karşı çıktığına göre davacının kiracılık ilişkisini kanıtlaması gerekir. Ancak davacı kiracılık ilişkisini ve davalının davaya konu mecurda kiracı olarak oturduğunu ispatlayan her hangi bir delil ibraz etmediğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 30.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.