Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2013/11093 E. 2013/12636 K. 18.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11093
KARAR NO : 2013/12636
KARAR TARİHİ : 18.09.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali ve tahliye

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali ve tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece alacak yönünden davanın kısmen kabulüne, tahliye yönünden ise konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan 25.08.2006 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. davacı 20.07.2010 tarihinde başlattğı icra takibinde, ödenmeyen 2009 yılı Haziran ile Eylül ayları arası kira bedelleri ile 856-TL aidat bedeli, 116,50-TL ısıtma soğutma bedeli ve 326-TL elektrik bedelinin tahsilini istemiş, ödeme emri 10.08.2010 tarihinde tebliğ edilmiştir. davalı süresinde yaptığı itirazında alacaklının takipte hiçbir kira akdi ve belge sunmadığını, alacaklıya kira borcu olmadığını bildirmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, kira sözleşmesinin yenilenerek devam ettiğini, davalının mecuru 2010 yılının Ocak ayında tahliye ettiğini, kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 2. maddesine göre ortak giderleri ödemekle yükümlü olduğunu, davalı kiracının ödemesi gereken kira bedellerini ödemediğini ileri sürerek takibe yapılan haksız itirazın iptali ile kiralananın tahliyesini ve % 40 oranında icra inkar tazminatı verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevabında, tarafların arasında yapılan kira sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile Haziran 2009 tarihinde feshedildiğini, mecurun davalı tarafından tahliye edilerek bizzat davacıya teslim edildiğini, müvekkili davalının herhangi bir borcu olmadığından davanın reddi ile % 40 oranında tazminat verilmesini talep etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2006/6-89 esas ve 2006/89 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere kiralananın tahliye edildiğinin kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir; anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde, kiralananın fiilen boşaltıldığını ve
anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Anahtarın kiralayana teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakıa olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, bunun ne şekilde ispatlanacağı hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle değerlendirilmelidir.Yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir. Eğer, kiralayan anahtarı almaktan kaçınırsa, kiracının yapması gereken, mahkemeden bu yolda tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve durumu kiralayana bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur ve söner.
Somut olayda, davacı kiralananın 2010 yılı Ocak ayında tahliye edildiğini ileri sürmüş, davalı ise 2009 yılı Haziran ayında tahliye edildiğini bildirmiştir. Kiralananın tahliye tarihini kanıtlama yükümlülüğü kiracı davalıya aittir. Davalı bildirdiği tarihte kiralananı tahliye ettiğini yazılı bir belge ile kanıtlayamamıştır. Ancak davalı yemin deliline dayanmıştır. Bu durumda mahkemece davalıya bu konuda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak saptanacak tahliye tarihine göre alacak miktarının hesaplanması gerekirken, kesin tahliye tarihi tespit edilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
Kabule göre; davanın reddedilen kısmı yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi de isabetsizdir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.