Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2013/1100 E. 2013/12241 K. 11.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1100
KARAR NO : 2013/12241
KARAR TARİHİ : 11.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tazminat

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kiracı tarafından kiralanana yapılan faydalı ve zorunlu masrafların tahsili istemine ilişkindir. Davacılar mecurda bulunan kulübeyi yıkarak yerine yeni bir demir doğrama atölyesi inşa ettiklerini, davalının sebebsiz zenginleştiğini ileri sürerek yaptıkları masrafları tahsilini talep etmişlerdir. Mahkemece daha önce davacıların mesleklerinin icrası için ve kendi kararları ile yaptıkları iyileştirmeleri kiralayandan isteyebilecekleri konusunda sözleşmede hüküm bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacıların temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2010/7572 E. 2010/18029 K. sayılı ve 23.12.2010 tarihli kararı ile “Kira sözleşmesinin matbu kısmındaki 10 numaralı hüküm -kiracının kiralanan şeyin içinde ve dışında yaptıracağı tezyinat masrafları tamamen kendisine ait olacak ve bu mukavele müddeti bitiminde hiçbir güne bedel ve masraf ve tazminat istemeye hakkı olmamak üzere bu gayrimenkul inşaatın tamamı mal sahibinin olacaktır- şeklinde düzenleme getirmiştir. Bu hükümle kastedilen, taşınmaza yapılan tezyinat masrafları ve tezyinatla ilgili hususlardır. Davacıların, tezyinat dışında mecura yaptıkları faydalı ve zorunlu masrafların yapıldığı tarih itibariyle bedellerini BK. 414. maddesi kapsamında vekâletsiz iş görme hükümlerine göre davalıdan isteme hakları vardır. Bu durumda mahkemece, davacılar tarafından mecura yapılan faydalı ve zorunlu masrafların yapıldıkları tarih itibariyle değerlerinin konusunda uzman bilirkişi ya da heyeti tarafından belirlenip, bu masrafların davalıdan talep edilebileceği gözetilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan keşif neticesinde, bilirkişinin taşınmaz üzerinde yapılan yapının 20 yıl önce yapılmış olabileceğine ilişkin görüşü doğrultusunda; bu kez de, taşınmazda 01.07.2005 tarihinden itibaren kiracı olan davacıların taşınmaz üzerindeki binayı kendileri tarafından yapıldığını ispatlayamadığından bahisle davanın reddine karar vermiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar kiralayana ait taşınmazdaki binanın kendileri tarafında yapıldığını iddia etmiş, iddiasını ispatlayamaya yönelik olarak binanın yapılışını gösteren fotoğrafları delil olarak dosyaya sunmuşlardır. Ayrıca binanın kendileri tarafından yapıldığına dair dinlenen tanıkları da davacıların beyanlarını doğruladığı gibi, Belediye İmar İşleri Müdürlüğünden getirilen taşınmazdaki yapının evveliyatını gösteren 2008 ve 2003 yılındaki
haritalarda da yapıların konum ve büyüklük olarak aynı olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim harita mühendisi … tarafından tanzim edilen 19.04.2012 tarihli rapor da, taşınmaz üzerindeki yapının 2008 yılındaki krokiye uyduğunu, 2003 yılındaki krokiye ise büyüklük ve yapının konumu itibariyle uygun olmadığını belirtilmiştir. Mahkemenin itibar ettiği 09.07.2012 tarihli inşaat mühendisi bilirkişi … tarafından hazırlanan rapor ise taşınmazın görümüne göre taşınmazın yaşının tahmininden ibaret olup somut bir veriye dayanmadığı gibi, dosyaya ibraz edilen taşınmazın 2008 ve 2003 yılındaki haritalarıyla da bilirkişinin tespitinin doğruluğu teyit edilememiştir. Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin bozma ilamından önce alınan bilirkişi raporunda inşaat bilirkişisi … taşınmazın “gerek sadece briket duvarlarla çevrilmiş, sıvasız, badanasız, basit şekilde inşaat edilmiş olması, gerek sanayii şartlarına maruz kalması, gerekse de demir doğrama atölyesi olarak kullanılmasından dolayı normal bir yıpranma gözlemlenmeyeceğinden yapıyla ilgili sağlıklı bir yaş tespit edilmesi mümkün değildir.” demek suretiyle sağlıklı bir yaş tespiti yapılamayacağını belirtmiştir. Dosyadaki mevcut delil durumu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki binaya ilişkin yaş tahminin yerinde olmadığını ortaya koymaktadır. Buna göre davacılar, gerek dosyaya ibraz edilen fotoğraflar gerek tanık beyanları gerekse de taşınmaz üzerindeki yapının konumunu gösteren, Belediye Başkanlığından temin edilen 2003 ve 2008 yıllarındaki taşınmazın üzerindeki yapıyı gösteren haritalarla yapıların kendileri tarafından yapıldığını kanıtlamışlardır. Mahkemece Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre, bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde, davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 11/09/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.