Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2012/18980 E. 2013/9996 K. 06.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/18980
KARAR NO : 2013/9996
KARAR TARİHİ : 06.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Önalım

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, önalım hakkının kullanılması nedeniyle tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulü ile tanık beyanında belirtilen değer üzerinden önalım hakkının kullanılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 1900 Ada 3 numaralı parselin hissedarı olduğunu ve hissedarlardan …,… ve…’ın toplam 16875/1226478 hisseyi 09.02.2011 tarihinde 48.000.-TL bedelle davalıya sattıklarını ancak satış bedelinin muvaazalı olduğunu, gerçek satış bedelinin 16.000.-TL olup, bu bedel üzerinden önalım hakkını kullanmak istediğini bildirmiş, davalı payının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı vekili gerçek satış bedelinin tapuda gösterilen miktar olduğunu ve davanın reddini savunmuştur.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Ancak davacı, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvaaza iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir.
Olayımıza gelince; davacı, taşınmazın gerçekte 16.000.-TL bedelle satıldığını, davalının satış bedelini muvaazalı olarak yüksek gösterdiğini iddia etmiştir. Davacı bedelde muvaaza iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Ancak mahkemece bu konuda dinlenilen ve satıcı bayilerden İdris ve Yücel’inde bulunduğu davacı tanıkları bedelde muvaaza iddiası konusunda görgüye dayalı
bir beyanda bulunmamışlardır. Yerinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu edilen payın satış tarihi itibariyle değerinin 20.250,00.-TL olduğunu bildirmiş ise de bilirkişi raporu muvaaza iddiasının kanıtlanmasında tek başına yeterli delil değildir. Keşifteki değer belirleme sadece davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem arz eder. Davacı muvaaza iddiasını tanık beyanları ile kanıtlayamamıştır. Bu durumda mahkemece davacıdan tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından yapılan harç ve masraflar toplamı üzerinden önalım hakkını kullanıp, kullanmayacağı sorularak, kabul etmesi halinde önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.