Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2012/18545 E. 2013/11820 K. 10.07.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/18545
KARAR NO : 2013/11820
KARAR TARİHİ : 10.07.2013

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Eşya alacağı

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı eşya alacağı davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, Davalının, 2006 yılında evliliği sürdüremeyeceğini söyleyerek davacıyı ve müşterek çocuklarını terk ettiğini, davacıya düğünde takılan 12_adet kalın ikili burma ve 4 tane normal bileziğin tamamının davalı tarafından dükkan açmak için borç olarak alındığını ve geri verilmediğini, bunun dışında müşterek çocuk … doğduğunda takılan 9 adet ikili burma bilezik ve babası tarafından alınmış olan 2 adet ikili burma bilezik ile davalı tarafından davacıya evlilik yıl dönümlerinde alınmış olan 2 adet burma bileziğin davalı tarafından araba almak için borç alındığını ancak bunların da davacıya iade edilmediğini belirterek, sözkonusu ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedeli olan 34.160 TL’nin yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, davacınn giderken ziynet eşyalarını da yanında götürdüğünü, davacının ziynet eşyalarını ne işyeri açmak için ne de araba almak için almadığını, üzerine kayıtlı dükkan ya da araba bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi,
gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını,ispat yükü altındadır.
Olayımıza gelince; davacı kadın ziynet eşyalarının davalı tarafından dükkan açmak ve araba almak için alındığını ve iade edilmediğini iddia etmiş olup mahkemece, davacının iddiası doğrultusunda ziynet eşyalarıyla davalıya araç alınıp alınmadığı, işyeri açılıp açılmadığı hususunda resmi merciilerden de sorulmak suretiyle yeterince araştırma yapılması gerekirken bu konu üzerinde durulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 10.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.