YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/4987
KARAR NO : 2010/6612
KARAR TARİHİ : 01.06.2010
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalılardan … tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, iki adet taşınmazın ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece taşınmazların satılarak ortaklığının giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın(ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. HUMK.nun 569.maddesi hükmü uyarınca davada bütün paydaşların (ortakların) yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Olayımıza gelince; davacılar vekili dava konusu taşınmazların tarafların miras bırakanı … adına kayıtlı olduğunu, muris …’in ölümü ile geriye davacılarla davalı …’ün kaldığını, taşınmazların taraflar arasında taksiminin mümkün bulunmadığını belirterek satılarak ortaklıklarının giderilmesini istemiştir. Dava konusu taşınmazlardan … Ada … no’lu parsel davacıların miras bırakanı … ile davalılardan …, … parsel no’lu taşınmaz ise yalnızca miras bırakan … adına kayıtlı bulunmaktadır. Geri çevirme kararı üzerine getirtilen miras bırakan …’ün mirasçılık belgesinin incelenmesinde davacıların mirasçı olduğu ancak davalı olarak gösterilen …’ün mirasçılık belgesinde mirasçı olarak yer almadığı, davacılar dışında mirasçı olan …’ün ise davada hiç yer almadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davalı olarak gösterilen …’le
davada yer almayan …’ün aynı kişi olup olmadıkları üzerinde durularak aynı kişi olmadıklarının tespiti halinde …’ün davaya katılması sağlanarak usulünce taraf teşkili sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 01.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.