Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2010/391 E. 2010/4936 K. 26.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/391
KARAR NO : 2010/4936
KARAR TARİHİ : 26.04.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalılardan … tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, bir adet taşınmazdaki paydaşlığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne, paydaşlığın satılarak giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. Ortaklığın giderilmesi davasında tapu paydaşları sağ ise kendilerinin, ölmüş iseler ilgilisinden alınacak veraset belgesine göre tüm mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerekir. Davada bütün paydaşların (ortakların) yer alması zorunludur.
Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlanmalıdır. Bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, her şeyden önce tarafların yargılama gününü bilmeleri ile mümkündür. HUMK.nun 73. maddesi, “mahkeme tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için uygun şekilde davet etmeden hükmünü veremez” kuralını içermektedir. Hukuk mahkemelerinde asıl olan tarafların huzuru ile yargılamanın yürütülmesi olup usulün olanak tanıdığı hallerde duruşmaya gelinmese dahi ilgilinin yokluğunda yargılamanın yürütüldüğü hallerde vardır. Bu gibi durumlarda gerekli uyarıyı taşıyan çağrı kâğıdının tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, kanıtlar toplanarak sonuca ulaşılması gereklidir. Bu itibarla tebligat bilgilendirme özelliği yanında belgelendirme özelliği de
bulunan bir usul işlemidir. 7201 sayılı Tebligat Yasası ve Tüzüğünün amacı da tebliğin muhatabına ulaşması konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bunun belgeye bağlanmasıdır.
Tebligat Yasasının 20, 21 ve Tüzüğün 28. maddesi gereğince muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan her biri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazıp imzalaması gerekir.
Olayımıza gelince; dava konusu taşınmaz 105/2400 hisse ile …, 105/2400 hisse ile …, 9/2400 hisse ile … Belediyesi, 1910/2400 hisse ile … Kauçuk Lastik Kaplama A.Ş., 813/48000 hisse ile …, 813/48000 hisse ile …, 813/48000 hisse ile … ve 813/48000 hisse ile …, 1355/48000 hisse ile …, 813/48000 hisse ile … adlarına kayıtlıdır. Davalılardan … adına tebliğe çıkarılan dava dilekçesi Tebligat Yasasının 21.maddesi gereği tebliğ edilmiş ise de, davalının işte olması nedeni ile en yakın komşusu …’e imzası veya imzadan imtina ettiğine dair açıklama yapılmadan tebliğ edilmiştir. Bu durumda dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye yöntemine uygun şekilde tebliğ edilmemiştir. Taraf teşkili sağlanmadan karar verilemez. Mahkemece yapılacak iş davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren davetiyenin yöntemine uygun şekilde tebliğinin sağlanması bu şekilde taraf teşkili yapıldıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 26.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.