Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2010/2180 E. 2010/6950 K. 08.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2180
KARAR NO : 2010/6950
KARAR TARİHİ : 08.06.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
KARAR TARİHİ :2.10.2009
ÜÇÜNCÜ ŞAHIS :

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalı-davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, bir adet taşınmaz malda paydaşlığın giderilmesine ilişkindir. Mahkemece satış suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar verilmiş, hüküm her iki taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Olayımıza gelince; davaya konu taşınmaz üzerinde, bir adet binanın varlığı mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarıyla tespit olunmuştur. Davacı vekili, 13.5.2009 günlü duruşmada, binanın davalı tarafça yapıldığını kabul etmiştir. Bu nedenle taşınmaz üzerindeki binanın davalıya aidiyeti hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Mahkemece yukarıdaki esaslar doğrultusunda, bilirkişilerce belirlenen değerler gözönünde bulundurularak oran kurulması, binaya ve arsaya isabet eden oranın bulunması ve satıştan elde edilecek bedelin bu oranlar esas alınarak bölüştürülmesine karar verilmesi gerekirken, oran kurulmadan sadece arsa ve binanın değerleri tespit olunan bilirkişi raporlarına atıf yapılarak satış bedelinin dağıtılmasına karar verilmesi hatalı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 8.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.