Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2009/13721 E. 2010/6559 K. 01.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/13721
KARAR NO : 2010/6559
KARAR TARİHİ : 01.06.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin paydaşı olduğu … parsel sayılı taşınmazda diğer paydaş …’ın 59/420 payını 14.05.2008 tarihinde davalıya sattığını belirterek, önalım hakkı nedeniyle davalı payın iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı davacının satıştan haberdar olduğunu ve davanın reddini savunmuştur.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Olayımıza gelince; davalı yargılama sırasında ileri sürmemekle birlikte temyiz dilekçesinde dava konusu taşınmazın paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip, her bir paydaşın kendi yerini kullandığını, davacının kendisine ait yerin etrafını çitle çevirdiğini savunmuştur. Yukarıda açıklandığı üzere taşınmazların taksim edilerek kullanıldığı savunması davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Bu durumda mahkemece davalının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü taksim savunmasına ilişkin delillerinin, varsa davacının bu konudaki karşılık delillerinin sorulup, toplanması, gerekirse yerinde keşif yapılarak tapu kayıtlarının ve krokilerinin uygulanması, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 01.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.