Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2009/12767 E. 2010/5204 K. 29.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/12767
KARAR NO : 2010/5204
KARAR TARİHİ : 29.04.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık önalım hakkının kullanılması nedeniyle davalı adına kayıtlı payın iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.
Önalım davasında dava konusu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafların toplamından ibaret olan önalım bedelinin 20.6.1951 gün ve 13/5 sayılı İ.B.K gereğince hükümden önce mahkemece belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya önel verilmesi gerekir. Davacıya verilen bu önelin kesin olduğuna da mahkemece karar verilebilir. Kesin önel içerisinde öngörülen işlem yerine getirilmez ise HMUK.nun 163.maddesi hükmü gereğince buna ilişkin hak yitirilmiş olur. Ancak anılan bu madde hükmünün uygulanabilmesi için davacının davayı sürüncemede bırakacak davranışta bulunması gerekir.
Olayımıza gelince; Davacı vekili, davacının,… ada … parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalının paydaşlardan …’nun 5/16 payını davacının önalım hakkını kullanmasını engellemek için muvazaalı olarak satış bedelini yüksek gösterdiğini, taşınmazın emlak vergisi değeri üzerinden davalının payının olsa olsa 50.000 TL değerinde olabileceğini belirterek mahkemece belirlenecek gerçek satış bedeli üzerinden belirlenen önalım bedeli karşılığı önalım hakkı nedeniyle davalının adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talip etmiştir. Davalı vekili,davalının payı 500.000 TL’ye satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece tensip ile birlikte davacı tarafa “..davacının dava dilekçesindeki beyanı gibi,şimdilik 50.000 TL önalım bedelini 22.2.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tebliğden itibaren 15 gün içinde bankada açılacak üçer ay vadeli mevduat hesabına yatırması” hususunda süre verilmiş,verilen sürede önalım bedelinin ödenmemesi üzerine davacıya verilen kesin süre içinde de önalım bedeli ödenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Önalım bedelinin hangi süre içinde ödenmesi gerektiği hususunda MK’nun 732.’nci maddesinde açıklayıcı bir düzenleme bulunmamaktadır. Uygulamada ve Yargıtay içtihatlarında yukarıda yazılı 20.6.1951 gün ve 13/5 sayılı İ.B.K gereğince hükümden önce mahkemece belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Ancak, önalım bedeli genel olarak tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Davacı tarafı olmadığı satış işlemi sırasında davalı tarafından bedelde muvazaa yapıldığı,gerçek satış bedelinden daha yüksek bir bedelin satış bedeli olarak gösterildiği ileri sürülebilir.Davacı,bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlayabilir. Bu nedenle davacı tarafça bedelde muvazaa iddiasında bulunulduğuna göre öncelikle bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamak üzere davacı tarafa imkan tanınmalı ve hasıl olacak sonuca göre önalım bedelinin tapudaki satış bedeli mi yoksa mahkemece belirlenecek değer mi olduğu tespit edilmeli ve ondan sonra davacı tarafa kesin olarak belirlenen önalım bedelinin ödenmesi için uygun mehil verilmelidir. Mahkemece,davacı tarafın bedelde muvazaa iddiası üzerinde durulmadan,ödenecek önalım bedeli kesin olarak belirlenmeden tensiple birlikte önalım bedelinin ödenmesi için süre verilmesi ve daha sonrada verilen kesin sürede önalım bedeli yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ;Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29.4.2010 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.