Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2023/6399 E. 2023/9568 K. 27.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/6399
KARAR NO : 2023/9568
KARAR TARİHİ : 27.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2013 tarihli ve 2013/4083 Esas sayılı iddianamesi ile sanık … hakkında tehdit suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun)

106 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi ve 53 üncü maddeleri uyarınca 2 (iki) kez cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.

2. … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.06.2016 tarihli ve 2013/207 Esas, 2016/360 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında tehdit suçundan, 5237 sayılı Kanun’un uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 22.01.2022 tarihli ve 4-2016/320062 sayılı, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık … Müdafiinin Temyiz Sebepleri;
1. Sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine,
2. Şikâyetçilerin çelişkili beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğuna,
3. Hükmün gerekçesiz olduğuna,
4. Alt sınır aşılarak ceza tayinini usul ve yasaya aykırı olduğuna,
5. Sanığa ek savunma hakkı verilmeyerek hakkında iddianame sevk maddeleri arasında bulunmayan 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi ile uygulama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna,
6. Suçun yasal unsurlarının oluşmadığına,
7. Vesaire,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Olay gecesi saat 22.00 sıralarında sanığın yolda yürümekte olan şikâyetçilerin önlerine çıktığı ve ele geçirilemeyen kesici alet ile “sizin a.ınızı bu bıçakla keserim, bıçağı sizin a.ınıza sokarım ” demek suretiyle tehdit ettiği anlaşılmıştır.

2. Şikâyetçilerin aşamalarda birbiriyle uyumlu ve tutarlı beyanlarda bulunduğu görülmüştür.

3. Sanığın üzerine atılı suçlamayı tevil yoluyla ikrar ettiği anlaşılmıştır.

4. Şikâyetçilerin şikâyeti üzerine kolluk görevlilerince refakate alınarak sanığın yolda yürürken yakalandığına dair 01.03.2013 tarihli tutanak dava dosyasında mevcuttur.

IV. GEREKÇE
A. Tebliğnamedeki Görüş Yönünden;
Sanık hakkında tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca mağdur sayısınca 2 (iki) kez cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış olup, Mahkemece sanığın eylemini birden fazla mağdura karşı tek eylemle gerçekleştirmesi sebebiyle belirlenen tek cezadan 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi uyarınca artırım yapılmış olduğu anlaşılmakla; sonuç cezanın sanık lehine olması sebebiyle ve iddianame sevk maddelerinde yer verilen mağdur sayısınca iki kez cezalandırılması istemini önceden bildiği anlaşılan ve bu konuda kendisine yeterince savunma imkanı tanınan sanığa 5237 sayılı Kanun’un 226 ncı maddesi uyarınca ayrıca ek savunma verilmesine gerek olmadığı kabul edilerek hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık görülmemiş, tebliğnamede bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

B. Sanık … … Müdafiinin Temyiz Sebeplerine İlişkin Olarak;
1. Suçun Unsurlarının Oluşmadığına Yönelik Temyiz Sebebi Yönünden
Tehdit suçu 5237 sayılı Kanun’un özel hükümlere ilişkin ikinci kitabın “kişilere karşı suçlar” başlıklı ikinci kısmının “hürriyete karşı suçlar” başlıklı yedinci bölümünde düzenlenmiştir. Tehdit “gözdağı” olarak ifade edilmektedir.
Tehdit, failin iradesine bağlı gelecekte meydana getirilmesi hedeflenen kötülüktür. Tehdit, 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasında iki şekilde yaptırıma bağlanmıştır. Mağdurun hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit edilmesi ilk yaptırım halidir. İkinci yaptırım hali ise, kişinin mağduru malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit etmesidir. Tehdit suçunun meydana gelmesi için soyut tehlike doğurmaya elverişli eylemin hangi vasıtayla olursa olsun (sözle, mektupla, işaretle vb.) karşı tarafa ulaşması gerekir. Tehdit suçunda önemli olan kullanılan vasıta değil, mağdurun kötülüğe maruz kalacağını bilmesidir. Sözle, yazıyla veya işaretle gerçekleştirilen tehdit eyleminin mağdurun iç huzurunu bozmaya, korku ve endişe meydana getirmeye elverişli olması gerekir. Elverişli olması suçun gerçekleşmesi bakımından yeterlidir. Ayrıca eylem neticesinde mağdurun sübjektif olarak iç huzurunun bozulması, korku ve endişe meydana getirmesi aranmaz. Bu aranan tehditin mağdurun iç huzurunu bozmaya mağdurda korku uyandırmaya elverişli olması yeterlidir.
5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin ikinci fıkrasında ise nitelikli haller sayılmıştır somut olayımızla ilişkisi nedeniyle bu hallerden birisi de silahla tehdittir.
5237 sayılı Kanun’da hangi tür araçların silahtan sayılacağı, silah kavramının tanımı, “tanımlar başlıklı” 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde belirtilmiştir.
Suçun silahla işlenmesi arandığından, failin silahlı olması yeterli değildir, ayrıca tehdidin gerçekleştirilmesinde silahın kullanılması gerekmektedir. Tehdit eylemi, silahın teşhir edilmesiyle ve bundan mağdurun korkmasıyla gerçekleşmesi halinde uygulanacaktır. Mağdurun yokluğunda, tehdidin üçüncü bir kişi aracılığıyla mağdura bildirilmesi şeklinde gerçeklemesinde ve tehdit eyleminde bulunan failin bu esnada silahlı bulunması halinde, tehdidin nitelikli hali uygulanmayacaktır. Tehdidin silahla gerçekleştirilmesi nitelikli halin gerçekleşmesi bakımından silahın kullanılması yeterlidir, silahın kullanılmaya elverişli ve uygun olması önemli değildir. Başka bir anlatımla, kullanılan silahın gerçekten kullanılmaya elverişli ve uygun olması gerekmemektedir. Mağdur üzerinde korku yaratan silahın, somut olayda boş veya gerçeğe benzemekle birlikte oyuncak ya da kuru sıkı tabanca olması önemli değildir. Buna göre, nitelikli unsurun uygulanması bakımından silahın somut olayın şartlarında ortalama bir kimseyi korkutmaya uygun ve elverişli olup olmadığına bakılarak karar verilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sanığın yolda yürümekte olan şikâyetçilerin önlerine çıkarak ele geçirilemeyen kesici alet ile “sizin a.ınızı bu bıçakla keserim, bıçağı sizin a.ınıza sokarım ” dediği olayda silahla tehdit suçunun unsurlarının oluştuğu anlaşılmakla hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Şikâyetçilerin Çelişkili Beyanlarına Dayanılarak Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden

Sanık hakkında iftirada bulunması için aralarında herhangi bir neden ve husumet tespit edilemeyen şikâyetçilerin olayın hemen sonrası sıcağı sıcağına alınan ve birbirleriyle uyumlu beyanları, sanığın tevil yolu ikrarı ve tüm dosya kapsamı itibariyle sanığın eyleminin sabit olduğu belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Cezanın Alt Sınır Aşılmak Suretiyle Belirlenmesinin Usul Ve Yasaya Aykırı Olduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Suçun gece vakti ve dar bir sokakta gerçekleşmiş olması, sarf edilen tehdit içerikli sözlerin boyutu, olayın oluş şekli ve sanığın kastının ağırlığı dikkate alındığında sanık hakkında, 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak belirlenen cezanın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

4. Sanık Hakkında Haksız Tahrik Hükümlerinin Uygulanması Gerektiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Sanığın yolda yürümekte olan şikâyetçilerin önlerine çıkarak ele geçirilemeyen kesici alet ile “sizin a.ınızı bu bıçakla keserim, bıçağı sizin a.ınıza sokarım ” demek suretiyle tehdit ettiği somut olayda; haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için aranan koşulların gerçekleşmediği, ilk haksız hareketin sanık tarafından gerçekleştirildiği anlaşıldığından hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

5. Hükmün Gerekçesiz Olduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşılmakla, kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.

6. Ek Savunma Hakkı Verilmediğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinden ek savunma hakkı verilmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de; “Gerekçe” başlıklı bölümün (A) nolu bendinde belirtilen nedenlerle hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

7. Vesaire yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.06.2016 tarihli ve 2013/207 Esas, 2016/360 Karar sayılı kararında öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan

sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

27.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.