Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2023/5537 E. 2024/246 K. 10.01.2024 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/5537
KARAR NO : 2024/246
KARAR TARİHİ : 10.01.2024

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/1129 Esas, 2015/1322 Karar
SUÇ : Tehdit
HÜKÜMLER : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
… 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.11.2015 tarihli ve 2014/1129 Esas, 2015/1322 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106/1-c, 62,53,51 maddeleri uyarınca erteli 1 yıl 8 ay hapis cezası, hak yoksunluğu, sanık … hakkında 5271 sayılı Kanun’un 223/2-e maddesi gereğince sanık … Çetin hakkında tehdit suçundan beraatine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz Sebepleri
Sanığın tehdit suçundan mahkûm olması gerektiğine
2.Sanık …’un Temyiz Sebepleri
Hükmü temyiz etme iradesine yöneliktir.
Vesaire,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Olay günü şikâyetçi …’nın devriye görevini ifa eden şikâyetçi polis memurlarının olay yerine yönlendirilmesi üzerine eski nişanlısı … ve kardeşi …’un iş yerine gelerek zarar vereceklerini bildirmeleri üzerine şikâyetçi polislerin olay yerine gittikleri, … ile kardeşleri Metin ve …’un geldikleri, Metin ile …’un konuşmaya başladıkları, polis memurlarının …’yı iş yerine güvenli bir şekilde götürdükleri, Metin’in Esma’ya hitaben ” Esma o arabayı yakacağım, hayatını s…ceğim, seni de öldüreceğim” dediği, görevli polis memurları işlem yaptıkları sırada …’un da ” senin a… koyacağım Esma, 7 yılımı yedin, seni öldüreceğim” dediği ve sanıkların ellerine geçirdikleri sandalyeler ile şikâyetçinin iş yerine ait dükkanın camına vurdukları, zarar veremedikleri, şikâyetçi beyanları ile anlaşılmıştır.

2.Sanık … hakkında da 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1 maddesi gereğince cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de; tutanak içeriğine göre olay günü şikâyetçi Esma’yı tehdit edenlerin Metin ve Erkan olduğu, yine aynı müşteki beyanına göre Serkan’ın Esma’nın iş yerine giderek ” Esma buraya gelsin, gelmediği taktirde dükkanını darma dağın ederim” sözleri üzerine kamu davası açılmış ise de; yüklenen suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmadığından beraat hükmü kurulduğu anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1.Sanık … Hakkında Tehdit Suçu Bakımından
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında istikrarla vurgulandığı üzere; “Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.”

Ceza yargılaması sonucunda mahkumiyet kararının verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak şekilde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 38/4. maddesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 6/2. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 11. maddesi) de nazara alınarak, sanığın üzerine atılı eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunamadığından yerel mahkemece 5271 sayılı Yasa’nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2.Sanık … Müdafiinin hükümde 5237 sayılı Kanun’un 106/2-c yerine 106/1-c maddesinin yazılması yazım hatası kabul edilerek bozma nedeni yapılmamıştır.

3.Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 106/2-c. cümlesi uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan dava zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.

4. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen son işlemin 30.11.2015 tarihli mahkûmiyet kararı olduğu ve bu tarihten inceleme tarihine kadar, 8 yıllık olağan dava zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

III. KARAR
1.Sanık … Yönünden Yapılan İncelemede
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.11.2015 tarihli ve 2014/1129 Esas, 2015/1322 Karar sayılı kararı kararında o yer Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

2.Sanık … Yönünden Yapılan İncelemede;
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık hakkında … 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.11.2015 tarihli ve 2014/1129 Esas, 2015/1322 Karar sayılı karar yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

10.01.2024 tarihinde karar verildi.