Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2023/3086 E. 2023/13798 K. 26.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3086
KARAR NO : 2023/13798
KARAR TARİHİ : 26.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/748 E., 2016/187 K.
SUÇLAR : Hakaret, tehdit
HÜKÜMLER : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Malkara Cumhuriyet Başsavcılığının 06.11.2015 tarihli ve 2015/1733 soruşturma sayılı iddianamesi ile; sanık … hakkında hakaret ve sair tehdit suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125/1, 106/2, 53 ve 58. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

2. Malkara Asliye Ceza Mahkemesinin,11.03.2016 tarihli ve 2015/748 Esas, 2016/187 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hakaret ve sair tehdit suçlarından 5271 sayılı Kanun’un 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan …’ın Temyiz Nedenleri
1. Sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğine,
2. Vesaire’ye
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Katılan …’ın, Gönence mahallesinde önceden yanında çalıştığı sanık …’in evinde geçici olarak kaldığı, olay günü saat 19.30 sıralarında evin bahçesinde çamaşır asarken sanık …’in gelip katılan … ve eşi olan katılan …’a hitaben “daha siz burada mısınız, siktir olun gidin burdan, sizi icraya verecem, sahte evraklar hazırladım imza işini hallettim, siz bu çocuğa dua edin yoksa ben size yapacağımı bilirim.” şeklinde tehdit ve hakaret ettiği, katılan …’ın da sanık …’a “devletin adaleti kanunu var sen ne yapabilirsin” dediği, sanık …’ın katılan …’a “devlet adalet benden sorulur” dediği, katılanların sanık hakkında şikâyetçi oldukları, uzlaşmak istemedikleri, böylelikle sanığın üzerine atılı suçları işlediği iddiası ile kamu davası açılmıştır.

2. Katılanların beyanları dosya içerisinde mevcuttur.

3. Sanığın üzerine atılı suçları kabul etmediği görülmüştür.

IV. GEREKÇE
1. Sanığın Mahkûmiyetine Karar Verilmesi Gerektiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Dosya kapsamı incelendiğinde katılanların iddiasını destekleyecek görgü tanığı ve yahut sanık aleyhine her hangi bir delil mevcut değildir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında istikrarla vurgulandığı üzere; “Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.”

Ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet kararının verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak şekilde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 38/4. maddesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 6/2. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 11. maddesi) de nazara alınarak, sanığın üzerine atılı eylemleri gerçekleştirdiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunamadığından yerel mahkemece 5271 sayılı Yasa’nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Vesaire Yönünden
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan …’ın yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Malkara Asliye Ceza Mahkemesinin,11.03.2016 tarihli ve 2015/748 Esas, 2016/187 Karar sayılı kararında katılan … tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılanın temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

26.10.2023 tarihinde karar verildi.