Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2023/2464 E. 2023/11807 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2464
KARAR NO : 2023/11807
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/1670 E., 2016/706 K.
SUÇ : Tehdit
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1…. Cumhuriyet Başsavcılığının 03.12.2015 tarih 2015/4190 No.lu iddianamesi ile sanıklar hakkında tehdit suçunu işlediği iddiası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ve 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemli kamu davası açılmıştır.

2.Yapılan yargılama sonucu … 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.04.2016 tarihli ve 2015/1670 Esas, 2016/706 Karar sayılı kararı ile sanığın tehdit suçundan, beraatine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılanın Temyiz Sebebi;
1. Temyiz etme iradesinden ibaret olduğu,
2. Vesaire,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Katılan ve sanığın 26.08.2011 tarihinden beri evli oldukları ve fakat yaklaşık dört yıldır ayrı yaşadıkları, kurban bayramından bir gün önce sanığın, katılanın kullandığı telefonu aradığı ve gündemdeki kadın cinayetleri olaylarından bahisle katılana hitaben “onlar gibi olmak istemiyorum, benden boşanırsan seni öldürürüm, yaşatmam” şeklinde söyleyerek katılanı tehdit ettiği iddiası ile sanık hakkında kamu davası açılmıştır.

2.Soruşturma aşamasında görevli kolluk personelince yapılan araştırma sonucu dava konusu olayla ilgili tanık bulunmadığının belirtildiğine dair katılan ve babasının imzalarının bulunduğu 30.09.2015 tarihli tutanak dosya içerisinde yer almaktadır.

3. Sanık suçlamayı kabul etmemiştir.

IV. GEREKÇE
Sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmemesi, katılanın iddiasını doğrular tanık beyanı veya başkaca delil bulunmaması karşısında, şüpheden sanık yararlanır ilkesi de göz önünde bulundurularak, sanık hakkında beraat kararı verilmesine ilişkin Mahkemenin takdir ve gerekçesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında istikrarla vurgulandığı üzere; “Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.”

Ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet kararının verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak şekilde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 38/4. maddesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 6/2. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 11. maddesi) de nazara alınarak, sanığın üzerine atılı eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunamadığından yerel mahkemece 5271 sayılı CMK’nin 223/2-e maddesi gereğince sanığınn beraatine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Vesaire Yönünden
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılanın yerinde görülmeyen temyiz sebebinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.04.2016 tarihli ve 2015/1670 Esas, 2016/706 Karar sayılı kararında katılan tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılanın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

21.06.2023 tarihinde karar verildi.