Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2023/2064 E. 2023/10917 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2064
KARAR NO : 2023/10917
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

İSTİNAF SONRASI TEMYİZ

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/3515 E., 2021/2498 K.
SUÇ : Şantaj
HÜKÜM : Hükmün kaldırılarak yeni hüküm kurulması
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Hükmün bozulması

İlk Derece Mahkemesince şantaj suçundan verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. … Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/2844 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında şantaj suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 107 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. … 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.10.2020 tarihli ve 2019/713 Esas, 2020/912 Karar sayılı kararıyla; sanık hakkında şantaj suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.
C. … Bölge Adliye Mahkemesinin 9. Ceza Dairesinin 09.11.2021 tarihli ve 2020/3515 Esas, 2021/2498 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında ilk Derece Mahkemesince şantaj suçundan kurulan hükme yönelik Cumhuriyet savcısının aleyhe istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ilk Derece Mahkemesinin beraat kararının kaldırılmasına, 5237 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmiştir.

D. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31.01.2023 tarihli 2022/11252 numaralı tebliğname ile sanığa 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin altıncı fıkrasının uygulanma ihtimali uyarınca ek savunma hakkı verilmediği gerekçesi ile bozulması talebiyle dosya dairemize tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın Temyiz Sebepleri
1. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca beraatine karar verilmesi gerektiğine,
2. Ek savunma hakkı tanınmadan 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin uygulanamayacağına,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Sanığın müştekiye gönderdiği “… senin bende çıplak resimlerin var, seninle konuşmam lazım” şeklindeki mesajda yarar sağlamak maksadına ilişkin ibare olmadığı gibi çıplak resimlerin başkalarına gönderileceği vb. bir ifade de bulunmadığı, bu haliyle atılı şantaj suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı İlk Derece Mahkemesince kabul edilmiştir.

2. Katılanın aşamalarda tutarlı beyanlarda bulunduğu görülmüştür.

3. Sanığın katılanı üst üste, devamlı arama kaydına ve “… senin bende hala çıplak resimlerin bende yemin ederim, … seninle konuşmam lazım” içerikli gönderdiği mesajlara ilişkin ekran görüntüleri dava dosyasında mevcuttur.

4. Katılanın arandığı ve katılana mesaj atılan hattın sanığa ait olduğunun tespit edildiği görülmüştür.

5. Sanığın “mesajdaki yazıları ben yazdım..” diyerek isnat edilen suçu ikrar ettiği 01.06.2021 tarihli celsedeki beyanı dava dosyasında mevcuttur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Sanığın bir şekilde telefon numarasını temin ettiği katılanı telefonla aradığı ancak katılanın “seni tanımıyorum” diyerek telefonu kapatmasının ardından katılanı defalarca tekrar aradığı, katılanın telefonlara cevap vermemesi üzerine ise sanığın, “… senin bende hala çıplak resimlerin bende yemin ederim” ” … seninle konuşmam lazım”, şeklinde mesajlar yollayarak katılanı kendisinin aramalarına yada mesajlarına cevap vermeye zorladığı anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Sanığın Temyiz Sebepleri Yönünden
1. Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Uyarınca Beraat Kararı Verilmesi Gerektiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden Yapılan İncelemede;
Katılanın beyanı, sanığın ikrar içeren savunması, Olay ve Olgular bölümü (A) paragrafı (3) numaralı bendinde bilgilerine yer verilen ekran görüntüleri karşısında, sanığın eyleminin sabit olduğu belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Tebliğname Yönünden ve Ek Savunma Hakkı Tanınmadan 5237 sayılı Kanun’un 58 inci Maddesinin Uygulanamayacağına İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden Yapılan İncelemede;
Sanığın SEGBİS aracılığı ile 01.06.2021 tarihli celse duruşmaya bağlanarak savunması ve 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin uygulanma ihtimali bulunduğundan 5271 sayılı Kanun’un 226 ncı maddesi uyarınca ek savunma hakkı verildiği anlaşılmakla tebliğnamede bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş ve hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin, 09.11.2021 tarihli ve 2020/3515 Esas, 2021/2498 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ile re’sen incelenmesi gereken konular yönünden 5271 sayılı Kanun’un 288 inci ve 289 uncu maddeleri kapsamında yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … 5. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

25.05.2023 tarihinde karar verildi.

(Muhalif)

KARŞI OY

Bilindiği gibi şantaj suçu tehdit suçunun değişik ve şarta bağlanmış halidir.

Kapatılan Yargıtay 23. Ceza Dairesi ve 6. Ceza Dairesinin emsal niteliğindeki iki kararında da bu duruma açıklık getirmişlerdir.
23. Ceza Dairesinin 2015/10073 Esas ve 2016/8792 Karar ;”…
2) Sanık hakkında şantaj suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz başvurusunun incelenmesinde,
a) 5237 sayılı TCK’nın 107/2. maddesinde düzenlenen şantaj suçunun maddi unsuru, mağdurun şeref veya saygınlığına zarar verebilecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidini mağdur üzerinde baskı aracı olarak kullanıp kendisine veya bir başkasına yarar sağlanmasıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanık hakkında açılan iddianame de sanığa isnat edilen ve mahkemenin gerekçeli kararında hükme esas alınan, sanığın mağdura gönderdiği “benden kurtuldun ben de senden bak bir b..k talep etmiyorum senden nişanlımla aramı el birliği yok etmeniz size ne lan benim özel hayatımdan ben sizin gibi çıplak videolar çekmiyorum. Yada birileri ile çırıl çıplak seks yaparken, ben de çok şey var bak bunları düşmanların yada ailenin eline geçmesi iyi olur mu, bence olmaz ben bunları sana vermeyi düşünürken bu söylediklerin sana hiç yakışmadı … hiç” şeklinde ki mesaj ile, şantaj suçunun unsurunu oluşturan bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olduğu bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlama eyleminin ne surette gerçekleştiği tartışılmadan, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi …”

Ve 6. Ceza Dairesinin 2013/29676 Esas ve 2016/1547 Karar: “… Şantaj suçu 5237 sayılı TCK’nın 107. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin 1. fıkrasında “Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenip 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Yasa ile “Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.” şeklinde 1. fıkraya eklenmiştir.

5237 sayılı TCK’nın 106. maddesinin 1. fıkrasında “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir. TCK’nın 106. maddesinin 2. fıkrasında ise, (a) bendinde silahla, (b) bendinde kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, (c ) bendinde birden fazla kişi ile birlikte, (d) bendinde var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde nitelikli hallerine yer verilmiştir.

Tehdit ve şantaj suçundaki tehdit arasında bir ilişki düşünülse bile, şantaj suçunda tehdit edilen ile zarar verileceği bildirilen farklı olabilir. Ancak zarar verilecek kişinin mağdurun önem verdiği biri olmalı, tehdit yarar eldesine yönelik olmalı ve tehdit ile yarar arasında bağ bulunmalıdır. Mağdura belli bir hususu açıklayacağını bildirme ile yani açıklama tehdidi ile suç oluşur.

Açıklanacak bir belge olsa bile, bu belgenin objektif ölçüler çerçevesinde hukuki hükme haiz olması aranır, Şantajı yağmadan ayıran açıklama tehdididir. Sanık açıklayacağını, bunu istemiyorsa para veya çıkar sağlamasını mağdura bildirir.

Yağmada açıklama tehdidinde bulunmaz.

Açıklama tehdidinde konu, husus çok net ve belirli olmayabilir. Açıklama tehdidi ile suç tamamlanır. Kural olarak hareket ve neticeye bağlı suçtur. Ancak hareket bölünebilir halde teşebbüsten bahsedilir.

Bu bağlamda; şantaj suçu tehdit suçunun özel bir görünümü olup, anılan yasal koşullar varsa TCK 107. maddenin uygulanması gerekir.

Yukarıda açıklanan yasa normları çerçevesinde, somut olaya gelince;

1- Sanıklardan T.G.’nin internet üzerinden tanıştığı yakınanla olay günü yanında diğer sanık H.G. olduğu halde Boğazlıyan’da buluşarak, yakınanın sanıkların aracına bindiği, sanıklardan T.’nin yakınanla, sanık H. aracılığıyla çektirdiğini düşündüğü samimi içerikli resimlerin, sanıklar tarafından çevreye yayılacağı hususundaki tehditleri üzerine yakınandan bono imzalamasını istemeleri üzerine yakınanın kendini araçtan atarak bonoyu imzalamadan sanıklardan uzaklaştığı şeklinde gelişen olayda, sanıkların kendilerine maddi yarar sağlamak maksadıyla yakınanın şeref veya saygınlığına zarar vereceklerini düşündükleri nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunarak şantaj suçunu işledikleri gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
…” şeklinde durumu özetlemişlerdir.

Tehdit gelecekte yapılacak bir kötülüğün gösterilmesidir. Şantajda ise bir şey yapma veya yapmama halinde şeref ve haysiyete yönelik görüntüleri yayma ve iftira atacağını iletmelidir.

Bir işin yapılması veya yapılmaması halinde yapılacak olan kötülüğün açıkça gösterilmesi gerekir.

Sanık, mağdura yapacağı kötülüğü açıkça göstermesi gerekir. Bunun sözlü, yazılı, davranışla, ima yoluyla olması önemli değildir. Ancak sanığın hareketinin orta seviyedeki herkes tarafından rahatlıkla yapacağı kötülüğü anlaması gerekir. Tahmin yoluyla vs. bir sonuca ulaşmak eylemi tehdit haline sokmaz.

Somut olayda, sanığın tanımadığı mağdurla tanışmak için rastgele aradığı, sonrada “… senin bende hala çıplak resimlerin var, seninle konuşmam lazım” şeklinde mesajlar attığı söz konusu mesajda müştekiye “buluşmazsan yayarım”, “başkalarına gösteririm” vs gibi bir kötülük yapacağına ilişkin herhangi bir ibare içermediği, tehdit sayılacak herhangi söz içermediği, kendisiyle buluşmaz ise ne yapacağına dair en ufak bir imada da bulunmadığı dolayısıyla ortada bir tehdit bulunmadığı, tehdit olmadığı için şarta bağlı olan şantaj suçunda yasal unsurlar itibariyle oluşmadığı, sanığın eyleminin cinsel taciz TCK. 105 ve huzur ve sükunu bozma TCK. 123 açısından değerlendirilmesi gerektiği Kanatindeyim. Bu nedenle eylemin santaj suçunu oluşturduğu gerekçesi ile onama kararı veren çoğunluk görüşüne katılmıyorum karar bozulmalı idi.