Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2023/12374 E. 2023/9833 K. 05.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12374
KARAR NO : 2023/9833
KARAR TARİHİ : 05.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 7035 sayılı Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 21 inci maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … Cumhuriyet Başsavcılığının 11.11.2009 tarihli ve 2009/2000 Soruşturma sayılı iddianamesi ile sanık hakkında tehdit suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ve 53 üncü maddesi gereği cezalandırılması ve hak yoksunluklarına karar verilmesi istemiyle kamu davası açılmıştır.

2. … Sulh Ceza Mahkemesinin 09.03.2010 tarihli ve 2009/441 Esas, 2010/181 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 62 nci maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası geregi hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildigi, bu kararın 08.04.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

3. … Sulh Ceza Mahkemesinin 24.12.2013 tarihli ve 2013/291 Esas, 2013/422 Karar sayılı kararı ile sanığın, tabi tutulduğu denetim süresi içinde yeni bir kasıtlı suç işlediğine ilişkin 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi uyarınca tabi tutulduğu 5 yıllık denetim süresi içinde 16.05.2013 tarihinde tehdit suçunu işlediği ve … Sulh Ceza Mahkemesinin 10.09.2013 tarihli ve 2013/198 Esas ve 2013/298 Karar sayılı kararı ile neticeten 600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek bu kararın, 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği belirlenip ihbarı üzerine, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin on birinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanması ile sanık hakkında tehdit suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 106 ıncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 62 nci maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 53 üncü maddesi uyarınca hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

4. … Sulh Ceza Mahkemesinin 24.12.2013 tarihli ve 2013/291 Esas, 2013/422 Karar sayılı kararı sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 15.03.2017 tarihli 2015/8208 Esas ve 2017/8164 Karar sayılı kararı ile;
“1-Hükmün açıklanmasına neden olan kasıtlı suçun TCK’nın 106/1-2. cümlesi uyarınca hükmolunan sair tehdit olması 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen bu suçlar önceden de uzlaşma kapsamında ise de, 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 24 ve 25. fıkralarındaki uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenleme dikkate alınıp, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması karşısında, sair tehdit suçu yönünden, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, anılan hüküm yönünden uzlaştırma işleminin olumlu sonuçlanmış olması durumunda, sanığın denetim süresinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkum olup olmadığı tespit edilip sonucuna göre, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesi zorunluluğu,
2-02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, “
Nedeniyle başkaca yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.

5. … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.01.2018 tarihli ve 2017/235 Esas, 2018/44 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun’un 106 ıncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 62 nci maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 53 üncü maddesi gereği hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

6. … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.01.2018 tarihli ve 2017/235 Esas, 2018/44 Karar sayılı kararı sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 09.10.2018 tarihli 2018/3673 Esas ve 2018/16994 Karar sayılı kararı ile;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.10.2007 tarihli ve 2007/4-200 Esas, 2007/219 Karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun’un 7/2. maddesindeki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şeklindeki hüküm uyarınca kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği cihetle; ihbarda bulunan … (kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/198 esas 2013/298 sayılı dosyasından verilen sair tehdit ve hakaret suçlarının değişiklik öncesi de uzlaşmaya ve şikayete tabi olduğu için uyarlama yargılaması istenmediği kararın gerekçesinde de belirtilmiş ise de,
Hükmün açıklanmasına neden olan kasıtlı suçun, TCK’nın 106/1-2. cümlesi uyarınca hükmolunan suçun sair tehdit ve 125/1. madde kapsamında hakaret olması, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen bu suçlar önceden de uzlaşma kapsamında ise de, 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 24 ve 25. fıkralarındaki uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenleme dikkate alınıp, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması karşısında, sair tehdit ve hakaret suçları yönünden, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, anılan hüküm yönünden uzlaştırma işleminin olumlu sonuçlanmış olması durumunda, sanığın denetim süresinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkum olup olmadığı tespit edilip sonucuna göre, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesi zorunluluğu, “
Nedeniyle başkaca yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.

7. … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.12.2018 tarihli ve 2018/460 Esas, 2018/487 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun’un 106 ıncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 62 nci maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 53 üncü maddesi gereği hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

8. … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.12.2018 tarihli ve 2018/460 Esas, 2018/487 Karar sayılı kararı sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 27.09.2021 tarihli 2019/3796 Esas ve 2021/22593 Karar sayılı kararı ile;
“17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değişik CMK’nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK’ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan; “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK’nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa’nın 38. maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 7 ve CMK’nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu, “
Nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

9. … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.04.2022 tarihli ve 2022/25 Esas, 2022/132 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun’un 106 ıncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 62 nci maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 53 üncü maddesi gereği hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri;
1. Eksik inceleme ile karar verildiğine,
2. İlk haksız hareketin karşı taraftan gelmesi sebebiyle haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine,
3. Suç oluşmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
4. Seçenek yaptırımların dikkate alınmadığına,
5. Vesaireye
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Katılan …’un apartmanın yöneticisi olduğu, sanık …’ın ve eşi olan sanık …’ın buradaki dairelerine taşınmak için temizlik yaptıkları, suç tarihinde katılanın sanığın evine giderek temizlik yaparken etrafı rahatsız etmemelerini söyledikleri sırada tartışma çıktığı, olayın kavgaya dönüştüğü, sanık …’ın …’ye hitaben “seni buradan sürdüreceğim, öldüreceğim” v.b sözler söylediği ve bu şekilde onu tehdit ettiğinin kabul edildiği anlaşılmıştır.

2. Tanık M.K.’nın mahkeme ve 18.10.2009 tarihli beyanlarında katılan …’un sanığın evine gittiği, sanığın eşi ile katılan konuşurken araya sanık …’nın araya girmesi üzerine katılanın “siz benim muhattabım değilsiniz ben eşinizle konuşuyorum” demesi üzerine temyiz dışı sanık …’un küfür etmesi üzerine tartışma çıktığını ve sanık …’nın da “seni öldüreceğim seni sürdüreceğim” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.

3. Tanık F.Ç beyanlarında …’un herhangi bir hakaret içerikli söz söylediğini duymadığını, tartışma sırasında … aralarına girdiğini, …’un alnı çizildiğini ancak kimin çizdiğini göremediğini, olay yatıştıktan sonra … ve … araçlarına bindiler bu sırada el işareti yaparak “sana soracağım, seni öldürteceğim, seni sürdürteceğim” şeklinde sözler söylediğini duyduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır.

4. Tanık Ş.B’nin beyanlarının da diğer tanıkların beyanları ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır.

5. Katılanın olayla uyumlu beyanlarda bulunduğu anlaşılmıştır.

6. Sanık … atılı suçlamayı kabul etmediğini, katılanın kendisine “pislik kadın” diyerek hakaret ve tehdit ettiğini savunmuştur.

7. Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (4), (6),(8) numaralı paragraflarda bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmlarına uyulmasına karar verildiği ve gereğinin yerine getirildiği belirlenmiştir.

IV. GEREKÇE
1. Tüm dosya kapsamı katılan ve tanıkların beyanına göre Olay ve Olgular başlığı altında (3) ve (4) numaralı paragraflarda beyanları bulunan tanıkların anlatımına göre olayda haksız tahrik koşullarının bulunmadığı ilk haksız hareketin katılan tarafından gerçekleşmediği de görülmekle, sanığın katılana yönelik tehdit içeren sözler söylediği, başkaca araştırılması gereken bir husus olmadığı görülmekle sanık müdafiinin bu temyiz istemleri yönünden kararda hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.

2. Sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdiri indirim sebebi uygulandığı, Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu yönünden ise; 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin sekinci fıkrasında ” Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez… ” ve aynı sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrasında “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyebileceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasınn ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine kara vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir” şeklinde düzenlemelere göre sanığa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilirken herhangi bir yükümlülük yüklenmediği görüldüğünden açıklanan hükümde değişiklik yapılmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.

3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.04.2022 tarihli ve 2022/25 Esas, 2022/132 Karar sayılı kararında sanığın öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

05.04.2023 tarihinde karar verildi.