Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2023/11186 E. 2023/9690 K. 30.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/11186
KARAR NO : 2023/9690
KARAR TARİHİ : 30.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 7035 sayılı Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (7035 sayılı Kanun) 21 inci maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Çaycuma Cumhuriyet Başsavcılığının, 2013/194 soruşturma numaralı ve 12.03.2013 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında silahlı tehdit suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106/2-a, 43/1, 53/1, 54/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

2. Çaycuma 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.12.2014 tarihli ve 2013/106 Esas, 2014/497 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında silahlı tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun’un 106/2-a, 62, 53 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

3. Çaycuma 1.Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.12.2014 tarihli ve 2013/106 Esas, 2014/497 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21.12.2020 tarihli ve 2020/3965 Esas, 2020/20546 Karar sayılı kararı ile;
“1-Sanıklar savunmaları ve emniyet görevlilerince düzenlenen 20.01.2013 tarihli olay yeri tutanağı içeriğinden de anlaşılacağı üzere, sanıkların ellerinde emanette kayıtlı suç aletleri ile birbirlerinin üzerine koşmaları ve emniyet görevlilerince sanık …’nın yakalanması ile sanıkların eylemlerinin engellendiği, sanık …’nın ifade için polis merkezine götürüldüğü esnada diğer sanık …’a “seni yaşatmayacağım, seni öldüreceğim” şeklinde sözler söylediği olayda; sanıklar … ve …’ın eylemlerinin ayrı ayrı silahla yaralamaya teşebbüs suçlarını ve sanık …’nın eyleminin TCK’nın 106/1-1.cümlesinde tanımlı tehdit suçunu oluşturup oluşturmayacağının tartışılması gerektiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde hükümler kurulması,
2-Sanık …’ın, sanık …’nın dedesi ile aralarındaki dava nedeniyle yaşanan tartışma neticesinde husumetli olduklarını savunması, sanık …’nın da husumetli olduklarını doğrulaması karşısında; varsa ilgili dosyanın getirtilerek incelenmesi, olayın başlangıcı ve gelişimi üzerinde durularak, sanıklar hakkında TCK’nın 29. maddesi uyarınca haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,….”
Nedeniyle, bozulmasına karar verilmiştir.

4. Bozma üzerine Çaycuma 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 07.07.2021 tarihli ve 2021/104 Esas, 2021/381 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1, 29, 62, 50 ve 52. maddeleri uyarınca neticeten 2.240,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; sanığın, 7 günlük yasal temyiz süresinden sonra verdiği 20.09.2021 tarihli dilekçe ile temyiz itirazında bulunduğu anlaşılmakla, temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince reddi görüşünü içeren tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri;
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
2. Tehdit suçu işlediğine dair delil olmadığı eksik inceleme sonucu karar verildiğine,
3. Vesaire
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Mağdur ve sanık arasında husumet bulunduğu, mağdur ve sanığın olay tarihinde Çaycuma ilçesi Çay Mahallesi … Sokakta karşılaştıkları, sanık …’nın elinde adli emanetin 2013/23 sırasında kayıtlı tahta sopayı sallayarak mağdur …’ın peşinden koşarak mağdura hitaben “Senin çoluğunu çocuğunu sikeceğim, ananı si…. seni öldürecem” dediği, mağdur …’ın elindeki emanetin aynı sırasında kayıtlı demir zinciri sallayarak sanık …’ya hitaben “Hepinizin a…. koyacağım, hepinizi yakacam” dediği, ihbar üzerine polis görevlilerin olay yerine gittikleri, sanık …’nın …’ın üzerine doğru koştuğu, …’nın polis görevlilerince yakalanıp polis merkezine getirildiği esnada …’a hitaben “Senin ölünü si…., seni yaşatmayacağım, seni öldüreceğim, senin ölmüş ananı si…., orospu çocuğu” şeklinde hakaret ve tehdit sözleri söylediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.

2. Sanıklar aşamalarda alınan savunmalarında özetle; olay tarihinde ellerindeki sopa ve demir çubuk ile vurmak için koştuklarını, polislerin araya girmesi ile eylemlerini gerçekleştiremediklerini ayrıca sanık … savunmasında polisin kendisini tutunca mağdur sanık …’e seni yaşatmayacağım, seni öldüreceğim şeklinde söylemde bulunduğunu, suçlamaları anlatıldığı şekilde kabul ettiklerini savunmuşlardır.

3. Olay günü düzenlenen tutanak içeriğine göre de ihbar üzerine olay yerine gidildiğinde sanık …’un elinde sopa ile vurmak amaçlı … isimli şahsa doğru koştuğu ve o sırada …’in de elinde bulunan jop şeklindeki aleti havaya doğru kaldırdığı ancak görevlilerin araya girmesi nedeni birbirlerine vurmaları engellendiği, … isimli şahsın … isimli şahsa doğru koştuğu ve …’un yakalanıp polis merkezi amirliğine getirildiği esnada “Senin ölünü sinkaf edeceğim, seni yaşatmayacağım, seni öldüreceğim, senin ölmüş ananı sinkaf edeceğim, orospu çocuğu şeklinde kelimeler kullandığı tespit edilmiştir.

4. Bozma öncesi dinlenen tanık S.A.’nın alınan beyanında “Olaya müdahale etmek için gittiğimizde sanıkların ellerinde sopalar var idi. Birbirlerine vurma amacı taşıyorlardı. Biz araya girdiğimiz için vuramadılar. Emniyete getirmeden önce sopaları ellerinden aldık. Biz ayırdıktan sonra da sözlü olarak birbirlerine hakaret ve tehditlerine devam ettiler. … elinde sopa ile …’e doğru koştu”; aynı şekilde diğer tanık Ü.Ü.’nün mahkemede alınan beyanında “Suç tarihinde ihbar üzerine Çaycuma ilçesi … sokağa gittiğimizde ismini … olarak öğrendiğimiz şahsın elinde sopa; … isimli şahsın elinde ise ucunda zincir takılı olan demir bir sopa vardı. Aralarında yaklaşık 5 metre mesafe vardı. Biz olay yerine gittiğimizde ellerindeki sopalarla birbirlerine vurmaya çalıştılar ancak biz araya girip ayırdığımız için vuramadılar. Şahısları alıp Emniyet binasına getirdiğimiz esnada … isimli şahıs … isimli kişiye hakaret etti ve seni öldürürüm şeklinde tehdit etti. Bu esnada elinde sopa yoktu zira sopayı kavgayı ayırdığımız zaman taraflardan almıştık.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.

IV. GEREKÇE
A. Tebliğnamedeki Görüş Yönünden;
05.08.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 291. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen ve bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı yedi (7) gün olarak öngörülen temyiz süresinin on beş (15) gün olarak değiştirildiği, 5271 sayılı Kanun’a eklenen geçici 1. madde hükmüne göre de, 05.08.2017 ve sonrasında verilen (ilk derece ve istinaf ayırımı yapılmaksızın bütün) kararlar hakkında yeni temyiz sürelerinin uygulanması gerektiğinin belirtildiği, ceza muhakemesinde “Derhal Yürürlük İlkesi”nin geçerli olduğu, bu ilke uyarınca değişiklik aleyhe olsa bile yürürlüğe girdiği günden itibaren bütün vakıalarda uygulanması gerektiği, kaldı ki değişikliğin sanık lehine bir değişiklik olduğu, esasen yürürlükten kaldırılmakla birlikte 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un Yürürlük ve Uygulama şekli Hakkında Kanun’un 8. maddesi dolayısıyla bir kısım kararlar yönünden yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi hükmünün bu değişiklikler karşısında “zımnen ilga” edildiğinin kabul edilmesi gerektiği düşüncelerinden hareketle temyiz süresinin on beş (15) gün olduğu belirlendiği, Nihayet, tereddütleri ortadan kaldırmak amacıyla 7035 sayılı Kanun’a eklenen geçici birinci maddesiyle; 5271 sayılı Kanun’un 291. maddesinde yapılan değişiklikler “Bu Kanunun (7035) yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır” denilmek suretiyle doğrudan ya da istinaf sonrası ayrımı yapmaksızın bütün kararların yeni temyiz süresine, yani on beş (15) günlük temyiz süresine tabi olduğu açıkça vurgulanması karşısında,
5271 sayılı Kanun’un 291. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre içinde 20.09.2021 tarihinde temyiz eden sanık …’nın temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edildiğinden, temyiz isteminin reddini isteyen tebliğnamenin görüşüne iştirak edilmemiştir.

B. Sanığın Temyiz Sebepleri Yönünden;
Mağdurun aşamalarda alınan beyanı, sanıkların tevil yollu savunmaları, 20.01.2013 tarihli tutanak, tanık beyanları ve Yargıtay bozma ilâmı karşısında sanığın eyleminin sabit olduğu belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

C. Vesaire Yönünden;
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık …’nın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Çaycuma 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 07.07.2021 tarihli ve 2021/104 Esas, 2021/381 Karar sayılı kararında sanık … tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık …’nın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

30.03.2023 tarihinde karar verildi.