Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2022/456 E. 2023/12025 K. 05.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/456
KARAR NO : 2023/12025
KARAR TARİHİ : 05.07.2023

İSTİNAF SONRASI TEMYİZ

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/3385 E., 2019/916 K.
SUÇLAR : Hakaret, nitelikli yağmaya teşebbüs
HÜKÜMLER : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret, bozma

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I. Sanıklar hakkında hakaret suçuna yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde yer verilen; “On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak (…) istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, katılan vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
II. Sanıklar hakkında nitelikli yağmaya teşebbüs suçuna yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
5271 sayılı Kanun’un “Temyiz nedeni” başlıklı 288. maddesi uyarınca;
(1) Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır.
(2) Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.”
Aynı Kanun’un “Hukuka kesin aykırılık hâlleri” başlıklı 289. maddesi uyarınca;
1) Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması.
c) Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması.
d) Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi.
e) Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.
f) Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi.
g) Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi.
h) Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması.
i) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.
Temyiz başvurusunun içeriği” başlıklı 294. maddesi uyarınca;
(1) Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.
(2) Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.”
Temyiz isteminin reddi” başlıklı 298. maddesi uyarınca;
Yargıtay, süresinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder.
Nihayet “Temyiz isteminin esastan reddi veya hükmün bozulması” başlıklı 302. maddesi uyarınca;
(1) Bölge adliye mahkemesinin temyiz olunan hükmünün Yargıtayca hukuka uygun bulunması hâlinde temyiz isteminin esastan reddine karar verilir.
(2) Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz başvurusunda gösterilen, hükmü etkileyecek nitelikteki
hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar. Bozma sebepleri ilâmda ayrı ayrı gösterilir.
(3) Hüküm, temyiz dilekçesinde gösterilen sebeplerle bozulduğunda, dilekçede açıklanmış olmasa bile saptanan bütün diğer hukuka aykırılık hâlleri de ilâmda gösterilir.
(4) Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme esas olarak saptanan işlemlerden kaynaklanmış ise, bunlar da aynı zamanda bozulur.
(5) 289 uncu madde hükümleri saklıdır.
Yukarıda özetlenen mevzuat hükümleri uyarınca, istinaf sonrası temyiz incelemesi sebebe bağlı olup hukuksal denetimle sınırlıdır. Temyizde kural olarak maddi vaka denetimi, diğer bir ifadeyle sübut denetimi yapılamaz.
İstinaf sonrası temyizde önemli olan diğer bir konuda, temyiz incelemesinin sebebe bağlı ve sebeple sınırlı olarak yapılmasıdır.
5271 sayılı Kanun’un 298. maddesi uyarınca, temyiz istemi sebep içermiyorsa reddi gerekir. Ancak, 5271 sayılı Kanun’un 289. maddesinin âmir hükmü uyarınca temyiz dilekçesinde bu maddedeki sebeplere dayanılmasa da, temyiz incelemesi sebebi yapılan husus incelenirken 289. Maddede tadadi olarak sayılan hukuka kesin aykırılık hallerinin tespit edilmesi hâlinde hükmün (varsa diğer sebeplere ilâveten) bu sebeple(de) bozulması gerekir.
Bu izahattan sonra somut dosyaya gelecek olursak;
1- UYAP üzerinden alınan nüfus kayıt örneğine göre sanık …’ın 12.07.2022 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 64/1. madddesi ‘Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.’’, 5271 sayılı Kanun’un 223/8. maddesi ise, ‘Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.’’ şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, sanığın veya hükümlünün ölümü, ceza ve infaz ilişkisini sona erdiren doğal bir sebeptir. Çağdaş ceza hukuklarında suç faili olabilmek için iki şarta ihtiyaç vardır. Bunlardan birisi insan olmak, diğeri ise hayatta bulunmak yani sağ olmaktır. Ölüm ikinci şartı ortadan kaldırdığından, ölen kimsenin suçun faili sayılmasına ve dolayısıyla ölen kişi ile devlet arasında ceza ve infaz ilişkisi kurulmasına, kurulmuş ise sürdürülmesine imkan yoktur.
Kısacası sanığın ölümü halinde bir yargılama şartı ortadan kalkmış olup, temyiz dilekçesinde belirtilmese ya da 5271 sayılı Kanun’un 289. maddesinde düzenlenen hukuka kesin aykırılık halleri veya temyiz kanun yolunu düzenleyen diğer maddeler arasında bozma sebebi olarak düzenlenmese de temyizde hukukilik denetimi yapan Yargıtayca sanığın ya da hükümlünün ölümü halinde hükmün bu sebepten bozulabileceği kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle;
UYAP sistemi üzerinden incelenen Mernis kaydına göre; sanık …’ın 12.07.2022 tarihinde öldüğünün belirtilmesi karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 64. ve 5271 sayılı Kanun’un 223/8. Maddeleri gereği sanık … hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
2- Katılanın, sanık …’ın kardeşi Y.A.’dan tapulu tarla satın aldığı, kadastro ölçümleri sırasında aldığı tarlanın sanık …’ın öteden beri ekip biçtiği tarlanın içinde çıkması üzerine, … ve oğulları olan diğer sanıklar …, … ve …’ın tapunun devri için katılanı tehdit etikleri olayda, tanık F.Ö.’nün beyanları doğrultusunda katılanın fiilen aldığı tarlanın, sanık …’ın tarlasının içerisinde olup olmadığı, tarlanın tapu kayıtları getirtilerek, tarlayı satın aldığı Y.A. tanık sıfatıyla dinlenerek fiilen sattığı tarlanın nerede olduğu tespit edilerek, 5237 sayılı Kanun’un 150/1 maddesinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenle 5271 sayılı Kanun’un 302/2. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5271 sayılı Kanun’un 304/2-a maddesi gereğince dosyanın gereğinin ifası için … 1. Ağır Ceza Mahkemesine, bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmesine, 05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.