Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2022/4125 E. 2024/259 K. 10.01.2024 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/4125
KARAR NO : 2024/259
KARAR TARİHİ : 10.01.2024

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/1192 E., 2020/36 K.
SUÇ : Nitelikli Yağma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

… Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin 16.09.2020 tarihli karar başlığında, heyet üyelerinin kurum siciline yer verilip, ad ve soyadlarının gösterilmemesi 5271 sayılı Kanun’un 232/2-b maddesindeki açık düzenlemeye aykırı ise de; anılan hususun mahallinde eklenmesi olanaklı görülmüştür.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 31.12.2019 tarihli ve 2019/633 No.lu iddianamesi ile sanık hakkında nitelikli yağma suçunu işlediği iddiası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 148 inci maddesinin birinci fıkrası, 116 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması istemli kamu davası açılmıştır.

2. Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.07.2020 tarihli ve 2020/24 Esas, 2020/153 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli yağma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 149 uncu maddesinin birinci fıkrasının ( d ) benti, 168 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, karar verilmiştir.

3. … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 16.09.2020 tarihli ve 2020/1192 Esas, 2020/36 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık ve müdafii ile katılan kurum vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafinin Temyiz Sebepleri
1. Yağma suçunun unsurlarının oluşmadığına,
2. Beraat kararı verilmesi gerektiğine,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Sanığın mağdurun evine zorla girerek mağdurdan telefonunu istediği, vermemesi üzerine mağduru darp ederek telefonunu aldığı ve mağdurun evinden ayrıldığı, mağdurun da sanığın arkasından giderek telefonunu sanıktan geri almaya çalıştığı ve telefonunu geri aldığının İlk Derece Mahkemesince maddi vakıa olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.

2. Mağdurun olay nedeniyle yaralandığına dair 08.11.2019 tarihli hastane raporu dosya içerisinde yer almaktadır.

3. Mağdurun aşamalardaki beyanlarını destekleyen tanıklar Ö.Ü. ve M.F.’nin anlatımları dosya içerisinde yer almaktadır.

4. Suça konu mağdura ait cep telefonunun ekran kısmı kırık ve çalışamaz vaziyette olduğunun tespit edildiği dosya içerisinde yer alan 08.11.2019 tarihli tutanak ve fotoğraflardan anlaşılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen Olay ve Olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Sanık Müdafiinin Diğer Temyiz Sebepleri Yerinde Görülmemiştir.
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07.10.2019 tarihli, 2158-4577 Esas ve sayılı; 26.01.2016 tarihli, 2015/6-709 Esas ve 2016/33 sayılı; 18.11.2014 tarihli, 810-501 Esas ve sayılı; 20.05.2014 tarihli, 617-271 Esas ve sayılı; 25.02.2014 tarihli, 678-98 Esas ve sayılı; yine 05.07.2013 tarihli, 1548-346 Esas ve sayılı kararlarında da belirtildiği üzere ve özetle;

“5237 sayılı Kanun’un 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.

Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı Kanun’un 148/1. maddesi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.

Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır.

765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun döneminde “gasp” olarak ta adlandırılan yağma, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilâve unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.

Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.

Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.”

“Hırsızlık (ve yağma) suçlarında failin faydalanma amacıyla hareket etmesi yeterlidir, ayrıca çaldığı (veya yağmaladığı) maldan faydalanmış olması aranmaz, bu nedenle bu hususun araştırılmasına gerek yoktur…

Fayda kavramı izafidir; kişiden kişiye, olaydan olaya değişebilir. Faydalanma amacı maddi nitelikte olabileceği gibi, manevi nitelikte de olabilir. Faydalanma kastından maksat, çalınan (veya yağmalanan) malda malikinin sahip bulunduğu bütün olanakları kullanma istek ve iradesidir. Bu nedenle avantaj sağlama, kendini tatmin etme, kullanma, kaprisini yerine getirme vs. maksatları faydalanma kastını oluşturacaktır.

Yarar sağlamak kavramıyla, sadece malvarlığındaki artışları anlamamak gerekir. Failin elde etmeyi umduğu her türlü tatmin ve haz yarar kavramının içinde düşünülmesi gerekir. Örneğin, bir kimsenin nişanlısına hediye etmek için bir yüzük, bir bahçeden gül çalması da yarar kapsamında değerlendirilmelidir.

Failin amaçladığı yarar kendisine olabileceği gibi, başkasına da yönelik olabilir (… Tahsin GÖKCAN – Mustafa ARTUÇ, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 5005–5006).”

“Cebir ve tehdit, malvarlığına karşı işlenen suçta araç olduğundan, yağma suçuna malvarlığına karşı işlenen suçlar bölümünde yer verilmiştir (… Tahsin GÖKCAN – Mustafa ARTUÇ, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 5242–5343).”

Bu açıklamalardan sonra somut olay ve fiil, yağma suçunun manevi unsuru yönünden değerlendirildiğinde;

Dairemiz somut olayda sanığın kız arkadaşı olan mağdurdan cep telefonunu alması fiilinde nitelikli yağma suçunun oluşmayacağı, zira sanığın, Kanun’un kabul ettiği anlamda yarar sağlama maksadıyla hareket etmediği, bu nedenle müsnet suçun manevi unsurunun oluşmadığı görüşündedir.

Açıklanan nedenlerle;
Sanığın mağdurun telefonunu faydalanmak maksadı ile aldığı hususu sabit olmadığından, yağma suçunun unsurlarının oluşmadığı ancak sanığın eylemlerinin kasten yaralama, tehdit ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarını oluşturduğunun gözetilmemesi hukuka hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 16.09.2020 tarihli ve 2020/1192 Esas, 2020/36 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

10.01.2024 tarihinde karar verildi.