Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2022/1008 E. 2022/5742 K. 18.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1008
KARAR NO : 2022/5742
KARAR TARİHİ : 18.04.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
5271 sayılı CMK’nın 223 (9) hükmünün uygulanması ve özellikle “Derhal” kavramının nasıl yorumlanması gerektiği hususunda doktrin ve uygulamada iki ayrı görüşün ortaya çıktığı söylenebilir.
Birinci görüşe göre; 5271 sayılı CMK’nın 223 (9)’da yer alan “Derhal” kavramını, “… delil takdirine girmeden beraat kararı verilebilecek”, “İşin esasına girmeden fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediğinin anlaşılması” ya da ” Kanun değişikliği ile fiilin sonradan suç olmaktan çıkartılması halleri”yle sınırlı kabul etmek ve maddeyi de bu kabul ışığında uygulamak gerektiğinden; dava zaman aşımı süresi dolduğu için dosyanın esasına girmeden, davayı düşürmek gerekir.
İkinci görüşe göre ise; yargılamanın geldiği aşama itibariyle ilave bir araştırma yapılmasına ya da delil toplanmasına gerek kalmadan, verilmiş olan beraat kararı usul ve yasaya uygun bir karar olarak değerlendiriliyorsa, işbu karar dairesince onanmalıdır. Eğer dairece yapılan değerlendirmeye göre; beraat kararı hukuka ve yasaya uygun olarak kabul edilemiyorsa, diğer bir anlatımla örneğin, sanığın mahkumiyetine karar vermek gerekiyorsa ya da eksik soruşturma söz konusuysa, o takdirde davanın zaman aşımından düşürülmesi gerekir.
İkinci görüş doktrin tarafından ağırlıklı olarak benimsenmiştir. Örneğin; Prof. Dr. C. Şahin de bu konuda, Adalet Dergisi (Yıl:2013, Sayı:45, Shf:224/239)’nde yayımlanan; “…Fıkrada geçen “Derhal” sözcüğü ile, henüz yargılamanın başında olma değil, “Dosyanın mevcut durumu” ifade edilmektedir. Yani, yargılamanın başında olma değil, “Dosyanın mevcut durumu” ifade edilmektedir. Yani, yargılamanın geldiği aşama itibariyle dosyadaki mevcut delillere göre, “Herhangi, başka, yeni bir araştırmaya gerek olmaksızın” beraat kararı verilebilecek bir noktada, sanığın daha lehine olan beraat kararı yerine, örneğin zaman aşımı nedeniyle daha aleyhine olan düşme kararı verilmesi yasaklanmaktadır. İlgili hükmün (5271 sayılı CMK’nın 223 (9)) burada yapılmamasını istediği şey delil takdiri değil, yeni delil araştırmasıdır. İlave bir delil toplanmasına ya da araştırma yapılmasına gerek kalmadan beraat kararı verilebilecekse, dava zamanaşımı dolmuş olsa bile, zamanaşımı nedeniyle düşme kararı değil, dosyanın mevcut durumu itibariyle beraat kararı vermek gerekmektedir.” diyerek ikinci görüşü benimsediğini açıkça ortaya koymuştur.
Biz de bu ve aşağıda açıklayacağımız diğer gerekçeler ışığında birinci görüşün; kanunun lafzına da, ruhuna da uygun olmadığını düşünmekteyiz.
Bilindiği üzere, 5271 sayılı CMK’nın yazılı bir gerekçesi yoktur. “Derhal” kelimesi “Çabucak” (bkz. tdk. gov.tr. İnternet sayfası) anlamına gelmekte olup, madde metninde; “Davanın esasına girmeden”, “Delil takdiri gerektirmeyen durumlar” ya da “Fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediğinin anlaşılması” ve benzeri sınırlayıcı kavramlar mevcut değildir. Bu nedenle, belirtilen hususları 5271 sayılı CMK’nın 223(9)’ncu maddesinin uygulama koşulları olarak kabul etmek mümkün değildir.
Değil mahkeme ve hakim, gerektiğinde Cumhuriyet Savcısı, kolluk amiri (Örneğin; 5271 sayılı CMK’nın 119. maddesi hükmü uyarınca yapılan aramada…), kolluk ve hatta üçüncü kişiler (5271 sayılı CMK’nın 90. maddesi hükmü uyarınca, suç üstü halinde “Herkes” tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir.) bile, “Delili takdiri” yapabilirken, işi bu olan hakimin, delil takdirine girmeyeceği görüşü kabul edilmez. Mahkeme ve hakimin, 5271 sayılı CMK’nın 223 (9). madde ve fıkrası bağlamında da delilleri serbestçe takdir edip, değerlendirilmesi son derece doğaldır.
Esasen fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediği durumlarda iddianame düzenlenemez. Düzenlenirse: bu iddianame, iadeye mahkûmdur. Her nasılsa böyle bir iddianame kabul edilmiş ise, o takdirde öncelikle beraat kararı verilmesini gerektiren bir durum söz konusudur.
Kanun değişikliği ile fiilin suç olmaktan çıkartılması durumunda da, hiç kuşkusuz derhal beraat kararı verilmesi gerekir.
Kanaatimizce, “Derhal” kavramı dar (yukarıda belirtilen durumlarla sınırlı) yorumlanmak yerine; İ.H.A.S. 6, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 26 ve 38. maddelerinde vurgulanan “Masumiyet Karinesi” ve “Adil Yargılanma Hakkı” ile ceza muhakemesine egemen ilkelerden olan “Lekelenme Hakkı” dikkate alınmak suretiyle, “Yargılamanın geldiği aşama itibariyle” diğer bir ifadeyle “İlave bir delil toplanmasına ya da araştırma yapılmasına gerek kalmadan…” olarak anlaşılmalı ve yorumlanmalıdır.
5271 sayılı CMK’nın 223 (9)’uncu madde ve fıkrası hükmünün uygulanabilmesi için, beraat kararının hangi nedenden dolayı verileceği önemli değildir. Yani, beraat hükmü, söz konusu maddenin ikinci fıkrasında yer alan beş nedenden (1- Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, 2-Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, 3-Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, 4-Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması ve 5-Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması) herhangi birisine dayanılarak verilebilir. Önemli olan beraat kararının derhal verilebilecek olmasıdır.
Derhal yani yargılamanın geldiği aşama itibariyle, başka bir ifadeyle de, ilave bir araştırma yapılmasına ya da delil toplanmasına gerek kalmadan beraat kararı verilebiliyorsa; artık koşulları olsa bile, “durma” “düşme” veya “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilemez.
5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin amir hükmü uyarınca; dava zaman aşımı süresi dolmasaydı, davanın esasına girip, işbu kararı bozmamız gerekirdi diyorsak artık; sırf yargılama dava zaman aşımı süresi içinde sonuçlandırılamadı diye davayı düşüremeyiz, yani sanığı lekelenmiş durumda bırakamayız.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde;
Sanıklar … ve …’na yüklenen TCK’nın 165. maddesinde yer alan suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu bakımından 17/06/2011 tarihinden inceleme tarihine kadar 12 yıllık asli zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmış ise de; kararı bozup dava zamanaşımından düşme kararı vermek yerine, CMK’nın 223/9. maddesinin amir hükmü uyarınca, sanıklar hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu yönünden de usul ve yasaya uygun olan beraat kararının onanması gerektiğinden tebliğnamedeki düşme kararı verilmesini talep eden görüşe iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, suçtan zarar gören vekilinin temyiz itirazı yerinden görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ile kanuna uygun ve takdire dayalı bulunan hükümlerin tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA, 18/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.