Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2021/25679 E. 2023/10969 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/25679
KARAR NO : 2023/10969
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

İSTİNAF SONRASI TEMYİZ

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/1940 E., 2019/1706 K.
SUÇ : Nitelikli yağma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … Cumhuriyet Başsavcılığının, 31.01.2019 tarihli ve 2019/3514 soruşturma numaralı iddianamesi ile sanık hakkında nitelikli yağma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 149 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (h) bentleri ve 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmıştır.

2. … 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.05.2019 tarihli ve 2019/76 Esas, 2019/219 Karar sayılı kararı ile sanığın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

3. … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 06.09.2019 tarihli ve 2019/1940 Esas, 2019/1706 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik o yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri
Sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğine,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Katılan … …’in, … mahallesi Boğaçayı caddesinde faaliyette bulunan, katılan …’ın yetkilisi olduğu … isimli markette kasiyer olarak çalıştığı, olay tarihinde gece vakti saat 20.04 sıralarında sanığın yüzünde kar maskesi ile markete girip, katılan … …’e silah doğrultarak “kasayı boşalt” dediği, katılanın bu sırada arkadaşlarını çağırmak için kullandığı zile basmaya çalıştığı sırada sanığın “oyalanma kasayı boşalt” dediği, korkan katılanın kasada bulunan 1.230,00 TL parayı sanığa vermesi üzerine, sanığın olay yerinden kaçarak uzaklaştığı iddiası karşısında; İlk Derece Mahkemesi, olay günü çevrede görülen Mitsubishi Lancer marka aracın şüpheli görülerek kamera kayıtlarından takibe alındığı, fakat polis tarafından tespit edilen görüntü kayıtları arasında güncel saate göre farklılıkların bulunduğu, kaldı ki bu aracın sanığa ait 34 .. …. plakalı araç olduğu konusunda veya sanığın ilgili araç ile olay mahallinden yağmayı gerçekleştirerek uzaklaştığına dair net bir teşhis yapılamadığı, sadece sanığın aracı ile olayda kullanıldığı düşünülen aracın özelliklerinin ve lastik jantlarının benzediğine değinildiği, bu anlamda sanığın aracı ile olay mahallinde bulunduğu hususunun açıklığa kavuşturulamadığı; sanığın ikametinin olay mahalline yakın olması ve olay günü arkadaşı tanık A.P.’nin yanından evine dönüyor olması karşısında kamera kayıtlarına yakalanmasının doğal olduğu, bunun da olayı sanığın işlediği sonucuna tekabül etmeyeceği, sanığın ikametinde yapılan aramada aynı özelliklere sahip ayakkabının bulunmasının olayla bağdaştırılamayacağı; katılan …’ün sanığın silahının olayda kullanılan silah olduğuna ilişkin beyanının silah teşhis tutanağındaki diğer silahlara bakıldığında şekil ve ebat olarak aynı oldukları değerlendirildiğinde bu anlamda teşhisinin zor olduğu, katılanın aniden gelişen eylem karşısında ilgili silahı teşhis etmesinin anlamlandırılamadığı; kaldı ki yağma olayının gerçekleştiği saatin 20.04 sıraları olduğu, sanığın aynı akşam 20:17 saatinde Opet petrolde görüntülerinin bulunduğu, ilgili görüntülerin karşılaştırılmasında, sanığın üzerindeki siyah montun … A.Ş’deki kar maskeli şahsın montuna göre kısmen daha kısa olduğu, … A.Ş’deki şahsın ayakkabılarının kahverengi olduğu, buna karşın sanığın Opetteki görüntülerinde ayakkabılarının bariz bir şekilde siyah olduğunun görüldüğü; katılan …’ün beyanında da kar maskeli şahsın siyah pantolonlu, kahverengi spor ayakkabılı, başında kapşonu olduğunun belirtildiği, buna karşın Opetteki sanığa ait görüntülerde sanığın giydiği montun kapşonunun bulunmadığının görüldüğü; aradaki zaman farkına bakıldığında sanığın yağma eylemini gerçekleştirip bunun üzerine evine giderek üstünü değiştirmesinin mümkün olamayacağı, tanık F.R’nin de sanığın o saatlerde eve uğramadan sanıkla birlikte markete geçtiklerini beyan etmesi karşısında sanığın atılı suçu işlediği hususunda şüphelerin hasıl olduğu, ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereği sanık hakkında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, bu anlamda sanığın eylemi sabit kabul edilmediğinden beraat kararı vermiştir.

2. Sanığın atılı suçlamayı kabul etmediği görülmüştür.

3. Görgüye dayalı bilgileri olmayan tanıklar A.P. ve F.R.’nin beyanları dava dosyasında mevcuttur.

4. Kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 09.01.2019 tarihli araştırma tutanağı, 11.01.2019 tarihli canlı teşhis tutanağı, silah teşhis tutanağı, mukayese tutanağı, el koyma tutanağı ile 12.01.2019 tarihli görüntü inceleme tutanağı dava dosyasında mevcuttur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen Olay ve Olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Tebliğname Yönünden
Sanığın ikametinin olay mahalline yakın olması ve olay günü arkadaşı tanık A.P.’nin yanından evine dönüyor olması karşısında, aynı baz istasyonundan sinyal alması muhtemel olduğu ve yaptırılacak incelemenin dosyaya bir yenilik katmayacağı anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

B. Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında istikrarla vurgulandığı üzere; “Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.”
Ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet kararının verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanıklar tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak şekilde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanıklar lehine değerlendirilmesi gerektiği (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 38/4 üncü maddesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 6/2. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 11. maddesi) de nazara alınarak, sanıkların üzerine atılı eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunamadığından ilk derece mahkemesince 5271 sayılı Yasa’nın 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi gereğince sanığın beraatine dair verilen kararın istinafı üzerine bölge adliye mahkemesi tarafından verilen esastan reddine kararında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 06.09.2019 tarihli ve 2019/1940 Esas, 2019/1706 Karar sayılı kararında katılan vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ile re’sen incelenmesi gereken konular yönünden 5271 sayılı Kanun’un 288 inci ve 289 uncu maddeleri kapsamında yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … 7. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

25.05.2023 tarihinde karar verildi.