YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/18449
KARAR NO : 2022/13099
KARAR TARİHİ : 05.10.2022
MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇLAR : Nitelikli hırsızlığa teşebbüs, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
… Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesi’nin 27/01/2017 tarihli ilamı ile; suça sürüklenen çocuk … ile aynı suç işleme kastıyla hareket ederek atılı suçu işlediği iddia edilen ve aynı mahkemenin 2013/398 Esas ve 2014/104 Karar sayılı ve 21/02/2014 tarihli kararı ile hakkında mahkumiyet kararı verilen suça sürüklenen çocuk … hakkındaki dava dosyasının temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay’ın üst mahkeme olması, aynı olay ve birlikte suç işleyen sanıklar hakkında hukuken eşitliğin sağlanması, çelişkili kararların önüne geçilmesi amacıyla dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi gerektiği gerekçesi ile suça sürüklenen çocuk müdafiinin istinaf başvurusunun reddine karar verilerek dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği anlaşılmakta ise de;
Suça sürüklenen çocuk hakkında 18/04/2013 tarihinde işlediği iddia edilen nitelikli hırsızlığa teşebbüs, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen hükümlerle ilgili olarak 21/02/2014 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları verilmiş, bu kararlar 07/04/2014 tarihinde kesinleşmiştir. Denetim süresi içerisinde suç işlenmesi nedeniyle hükümler 15/12/2016 tarihinde açıklanmıştır ve bu hükümler suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmiştir.
5271 sayılı CMK’nın hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen 231. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” denilmektedir.
Kanun’un amir hükmü ve Yargıtay’ımızın istikrar bulmuş içtihatları uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, nihai bir hüküm değil, asıl hükmü askıda bırakan itiraza tabi bir mahkeme kararıdır. Denetim süresinde kasıtlı bir suç işlenmediği (ya da denetim süresinde varsa öngörülen tedbirlere uyulduğu) takdirde, askıda olan mahkûmiyet hükmü hukuk aleminde neşv-ü nema bulmadan düşme kararı verilmesi gerekecektir.
Açıklanan bu hükmün tâbi olacağı kanun yoluna gelince;
5271 sayılı CMK’nın sistemine göre, 223. maddede belirtilen nihai hükümler (mahkûmiyet, beraat, red, düşme ve ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlar) kural olarak olağan kanun yolu denetimine tabidirler.
Olağan kanunyolları istinaf ve temyizdir.
5271 sayılı CMK’nın 272 ve devamı maddelerine göre, mahkûmiyet hükümlerinin miktar itibariyle kesinlik istisnaları dışında istinaf kanun yoluna tâbi olduğunda da kuşku bulunmamaktadır.
Ancak;
İstinaf mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren faaliyete geçtiğinden bu tarihten önce verilen nihai hükümler kesinleşinceye kadar, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca 1412 sayılı CMUK’daki usule göre, istinaf değil, temyiz kanun yoluna tâbidirler.
Suça sürüklenen çocuk hakkında her ne kadar istinaf mahkemeleri faaliyete geçmeden 21/02/2014 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de; 15/12/2016 tarihinde, yani Bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20/07/2016 tarihinden sonra hükümlerin açıklanması nedeniyle, karar tarihi itibariyle bu hükümlerin istinaf kanun yoluna tâbi olduğu anlaşılmakla, dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE, gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın yetkili ve görevli Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 05.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.