Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2021/17542 E. 2022/9280 K. 15.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17542
KARAR NO : 2022/9280
KARAR TARİHİ : 15.06.2022

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Nitelikli yağma, kasten yaralama ve hakaret
HÜKÜMLER : İstinaf başvurusunun esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü;
Sanık … hakkında hakaret suçuna yönelik müdafii tarafından temyiz isteminde bulunulmuş ise de Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 23/01/2017 tarihli ek kararı ile miktar itibariyle istinaf sınırının altında kaldığından istinaf talebinin reddine karar veridiği, tebliğ olunan ek karara karşı istinaf yoluna başvurulmadığı ve … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi’nin 10/03/2017 tarihli kararında da hakaret suçunun incelenmediği anlaşılmakla yapılan incelemede;
… Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi’nin 10/03/2017 tarihli karar başlığında, heyet üyelerinin kurum siciline yer verilip, ad ve soyadlarının gösterilmemesi, yasal düzenlemeye aykırı ise de; bu hususun yerinde ikmali olanaklı görülmekle, bozma nedeni yapılmamıştır.
I-Suça sürüklenen çocuk hakkında nitelikli yağma ve kasten yaralama suçlarına yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Hükmolunan cezaların miktarları ve türü gözetildiğinde, 5271 sayılı CMK’nın 286/2-a maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizleri mümkün olmadığından, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz istemlerinin tebliğnameye uygun olarak 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
II-Sanıklar … ve … hakkında kasten yaralama suçlarına yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nın 288. maddesinin ”Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.”, aynı Kanunun 294. maddesinin ”Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.” ve aynı Kanunun 301. maddesinin ”Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.” şeklinde düzenlendiği de gözetilerek, sanıklar müdafiinin temyiz isteminin; TCK 62. maddesinin, haksız tahrik ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine, suçun unsurlanının oluşmadığına yönelik olduğu belirlenerek anılan sebeblere yönelik yapılan incelemede;
Oluş ve dosya içeriğine göre, sanıklar hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümlerde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Ayrıca dosyada CMK’nın 289. maddesinde sayılan hukuka kesin aykırılık hâllerinin herhangi birinin varlığı da tespit edilememiştir.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine göre, sanıklar hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümlerde ileri sürülen temyiz sebebi yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca, sanıklar müdafiinin yerinde görülmeyen TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ ile tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN ONANMASINA,
III-Sanık … hakkında nitelikli yağma suçuna yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
5271 sayılı CMK’nın 288. maddesinin ”temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır”, aynı Kanun’un 294. maddesinin ”temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir” ve aynı Kanun’un 301. maddesinin ”Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar” şeklinde düzenlendiği de gözetilerek yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07.10.2019 tarihli, 2158-4577 esas ve sayılı; 26.01.2016 tarihli, 2015/6-709 esas ve 2016/33 sayılı; 18.11.2014 tarihli, 810-501 esas ve sayılı; 20.05.2014 tarihli, 617-271 esas ve sayılı; 25.02.2014 tarihli, 678-98 esas ve sayılı; yine 05.07.2013 tarihli, 1548-346 esas ve sayılı kararlarında da belirtildiği üzere ve özetle;
“5237 sayılı TCK’nın 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK’nun 148/1. maddesi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır.
765 sayılı TCK döneminde “gasp” olarak ta adlandırılan yağma, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilâve unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.”
“Hırsızlık (ve yağma) suçlarında failin faydalanma amacıyla hareket etmesi yeterlidir, ayrıca çaldığı (veya yağmaladığı) maldan faydalanmış olması aranmaz, bu nedenle bu hususun araştırılmasına gerek yoktur…
Fayda kavramı izafidir; kişiden kişiye, olaydan olaya değişebilir. Faydalanma amacı maddi nitelikte olabileceği gibi, manevi nitelikte de olabilir. Faydalanma kastından maksat, çalınan (veya yağmalanan) malda malikinin sahip bulunduğu bütün olanakları kullanma istek ve iradesidir. Bu nedenle avantaj sağlama, kendini tatmin etme, kullanma, kaprisini yerine getirme vs. maksatları faydalanma kastını oluşturacaktır.
Yarar sağlamak kavramıyla, sadece malvarlığındaki artışları anlamamak gerekir. Failin elde etmeyi umduğu her türlü tatmin ve haz yarar kavramının içinde düşünülmesi gerekir. Örneğin, bir kimsenin nişanlısına hediye etmek için bir yüzük, bir bahçeden gül çalması da yarar kapsamında değerlendirilmelidir.
Failin amaçladığı yarar kendisine olabileceği gibi, başkasına da yönelik olabilir (Hasan Tahsin GÖKCAN – Mustafa ARTUÇ, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 5005–5006).”
“Cebir ve tehdit, malvarlığına karşı işlenen suçta araç olduğundan, yağma suçuna malvarlığına karşı işlenen suçlar bölümünde yer verilmiştir (Hasan Tahsin GÖKCAN – Mustafa ARTUÇ, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 5242–5343).”
Bu açıklamalardan sonra somut olay ve fiil, yağma suçunun manevi unsuru yönünden değerlendirildiğinde;
Dairemiz somut olayda sanığın katılandan silahı alması fiilinde nitelikli yağma suçunun oluşmayacağı, zira sanığın, Kanun’un kabul ettiği anlamda yarar sağlama maksadıyla hareket etmediği, bu nedenle müsnet suçun manevi unsurunun oluşmadığı görüşündedir.
Açıklanan nedenlerle;
Sanığın katılanın silahını faydalanmak maksadı ile aldığı hususu sabit olmadığından, unsurları yönünden oluşmayan nitelikli yağma suçundan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 325. maddesi uyarınca bozmanın 5271 sayılı CMK’nın 286/2-a maddesi uyarınca hakkında verilmiş bulunan Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararı kesin olan diğer suça sürüklenen çocuk Saadettin Sarıçiçek’e sirayetine, 5271 sayılı CMK’nın 304/2. maddesi uyarına yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 15/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.