YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17436
KARAR NO : 2022/5731
KARAR TARİHİ : 18.04.2022
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli yağma
HÜKÜM : Beraat
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Anayasamızın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10/2-3 maddesinde;
“Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ve çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 2/d maddesinde yer alan “şiddet” tanımına göre;
“Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı” ifade eder.
Aynı Kanun’un 20. maddesinin 2. fıkrasında da davaya katılma konusuyla ilgili olarak;
“Bakanlık, gerekli görmesi hâlinde kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi dolayısıyla açılan idarî, cezaî, hukukî her tür davaya ve çekişmesiz yargıya katılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20/2. maddesi uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re’sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 13.12.2019 gün, 2019/6 Esas, 2019/7 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile özetle; 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20/2. maddesi uyarınca, bu kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak açılan ceza davalarında, kovuşturma evresinde mahkemesince; Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davadan haberdar edilmesinin zorunlu olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Somut olayda pozitif ayrımcılığa tabi tutulan mağdurun 6284 sayılı Kanun kapsamında şiddet mağduru olması nedeniyle Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının aynı Kanun’un 20/2. maddesi uyarınca davaya katılmasında isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bu husustaki temyiz isteminin reddine ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.
5271 sayılı CMK’nın 288. maddesi ”Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.”, aynı Kanunun 294. maddesi ”Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.” ve aynı Kanunun 301. maddesi ”Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.” şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 288. maddesinde belirtildiği üzere, temyiz ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. İstinaf kararı sonrasında temyiz incelemesi yapacak olan Yargıtay sadece hukuka aykırılıkları incelemekle yetkilidir. Yargıtay temyiz incelemesi esnasında ilme, fenne, akla ve mantığa aykırı bir kabul yoksa maddi vakıaların denetimini yapamaz.
5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasında beş bend olarak hangi hallerde beraat kararı verilebileceği belirtilmiştir. Anılan maddede belirtilen bendler arasında yer alan ”yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması” ile ”yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” durumlarını içeren 5271 sayılı CMK’nın 223/2. fıkrasının ”b” ve ”e” bendlerinin maddi vakıa denetimini gerektirdiği anlaşılmaktadır.
Katılan vekilinin temyiz isteminin suçun sübut bulduğuna yönelik olduğu belirlenmekle, katılan vekilinin temyiz isteminin maddi vakıa denetimi gerektiren bir sebebe dayandığının anlaşılması karşısında; katılan vekilinin temyiz itirazının 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE, 18/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.