Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2021/16542 E. 2022/6476 K. 26.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16542
KARAR NO : 2022/6476
KARAR TARİHİ : 26.04.2022

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli yağma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddine

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
5271 sayılı CMK’nın 288. maddesinin ”Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.”, aynı Kanunun 294. maddesinin ”Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.” ve aynı Kanunun 301. maddesinin “Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.” şeklinde düzenlendiği de gözetilerek temyiz dilekçesinde gösterilen hususlar ile re’sen incelenmesi gereken konular yönünden CMK’nın 288 ve 289. maddeleri kapsamında olduğu belirlenerek anılan sebebe yönelik yapılan incelemede;
… Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi’nin başkan ve üyelerinin isim ve soyisimlerinin karar yerinde gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/2-b maddesine aykırı davranılması kanuna aykırı ise de; mahallinde ikmali olanaklı görülmüştür.
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulaması yönünden, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararın ve 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 10. maddesinin infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilmiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdiri ile Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanık … ile tanık … arasında ticari ilişkilerinin bulunduğu, sanık …’nın tescili …’a ait olan suça konu … plakalı aracı tanık …’e ait araç ile takas ettikleri ancak tanık … tescil kaydını alamadan suça konu aracı harici olarak katılan …’ın aracı ile takas ettiği, katılan …’ın da tescil kaydını alabilmek için aracın ruhsat sahibi olan …’a ulaştığı, …’ın yönlendirmesi ile aracın tescilinin sanık tarafından verileceğini belirtmesi üzerine olay günü işçisi olan katılan…’yı sanık ile buluşup tescil kaydını alabilmesi için suça konu araç ile gönderdiği, katılan …’in sevk ve idaresindeki araç ile sanığın birlikte aracın tescilini yaptırmak için yola çıktıkları, belli bir müddet sonra sanığın, katılan …’e aracı hızlı kullanıyorsun diyerek şoför koltuğuna geçtiği, her ne kadar katılan …, sanığın şoför koltuğuna geçtikten sonra kendisinin araçtan inmesini isteğini, ancak kendisi kabul etmeyince sanığın kendisine bıçak doğrultarak tehdit etmek suretiyle araçtan indirip suça konu araç ile birlikte olay yerinden kaçtığı şeklinde beyanda bulunmuş ise de, sanığın aşamalardaki beyanlarında ise, … ile birlikte noterlik işlemleri için Arnavutköy’e gittikleri sırada yolu bilmeyen …’ya aracı ben kullanayım diyerek …’yı hiçbir şekilde tehditte bulunmaksızın araçtan indirdikten sonra aracı kaçırıp tescil kaydı sahibi olan …’a teslim ettiği şeklindeki savunmada bulunduğu somut olayda; ortaya çıkan kuşku ve duraksamalar karşısında, öncelikle sanığın suç teşkil eden haksız fiilleri bulunup bulunmadığı, varsa bunun hukuki nitelendirilmesinin yapılması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, sanığın eyleminin TCK 144/1-b maddesinde düzenlenen bir hukukî ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla hırsızlık suçunu oluşturup oluşturmayacağı düşünülebilir ise de; sanığın aracı katılan … arasında ticari ilişki nedeniyle takas etmiş olduğu, sanık ile katılan … arasında herhangi bir ticari ilişkinin mevcut olmadığı bu bağlamda sanık ile katılan … arasında bir hukukî ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacı ile hırsızlık suçunu oluşturmadığı anlaşılmaktadır.
Tartışılması gereken ikinci husus, katılan …, sanığın kendisine bıçak göstermek suretiyle suça konu aracı alıp götürdüğünü belirtmiş ise de, sanığın aşamalardaki beyanlarında katılan …’ya aracı hızlı kullanıyorsun ben kullanayım diyerek onun araçtan inmesini sağladıktan sonra hileli davranışlarla elde ettiği aracın anahtarını kullanarak direksiyona geçip aracı götürdüğü şeklindeki savunmasından hangisine öncelik tanınması gerektiğidir.
Katılan … aracı ilk kullanırken sanığın bıçak göstermeyip aracın direksiyonuna geçtikten sonra ona bıçak göstererek tehdit etmesinin hayatın olağan akışına uygun bulunamayacağının ve kuşkudan sanık yararlanır ilkesi uyarınca sanığın eylemi kabul şekline göre sanığın savunmasına üstünlük tanınarak, sanığın hileli davranışlarla aracın anahtarını ele geçirerek aracı çaldığının anlaşılması karşısında, sanığın TCK 142/2-d, maddesinde tanımlanan haksız yere elde bulundurulan anahtar ile hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde nitelikli yağma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, CMK’nın 307/4. maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 5271 sayılı CMK’nın 304/2. maddesi uyarına yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere dosyanın … 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 26.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.