YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/13303
KARAR NO : 2022/8644
KARAR TARİHİ : 07.06.2022
MAHKEMESİ :Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli yağma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, tefrik
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Suça sürüklenen çocuk … hakkından nitelikli yağma suçuna yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Tefrike ilişkin kararların itiraz yasa yoluna tabi olduğunun anlaşılması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesi uyarınca itiraz mahiyetinde kabul edilmesi gereken temyiz isteminin merciince değerlendirmek üzere, incelenmeksizin mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na İADESİNE,
II-Suça sürüklenen çocuk … hakkında nitelikli yağma suçuna yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Suça sürüklenen çocuk hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının 12/07/2011 tarihli, 2011/28529 esas sayılı iddianamesi ile mağdura yönelik eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 142/2-b maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmış, … 3. Çocuk Mahkemesinin 16/04/2013 tarihli, 2011/446 esas ve 2013/206 karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuğun TCK’nın 142/2-b, 31/3. maddeleri uyarınca 2 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, anılan kararın suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesinin 08/05/2014 tarihli, 2014/20248 esas ve 2014/16946 karar sayılı kararı ile eylemin bütünüyle yağma suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin kanıtları tartışma ve değerlendirmenin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilip, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası 2014/408 sırasına kaydedilen dosya … 3.Çocuk Mahkemesinin 04/02/2016 tarihli, 2014/408 esas ve 2016/121 karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş, … 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/161 sırasına kaydedilen dosyanın yapılan yargılaması sonrasında … 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 31/05/2016 tarihli, 2016/161 esas ve 2016/246 karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuğun mağdura yönelik eylemi nedeniyle TCK’nın 149/1-c, 31/3, 168/1-3, 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ancak 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca bozma öncesi ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkı da gözetilerek sonuç olarak 2 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, suça sürüklenen çocuğun eyleminin yağma suçunu oluşturduğunu kabul edip suça sürüklene çocuk hakkında değer azlığı nedeniyle indirimi düzenleyen TCK’nın 150/2. maddesinin suça sürüklenen çocuk hakkında uygulanması gerektiği görüşündedir.
Suça sürüklenen çocuğun eyleminin yağma suçunu oluşturup oluşturmadığı ön inceleme konusu yapılmıştır.
Yağma suçu, hırsızlığın zor kullanılmak suretiyle gerçekleştirilme halidir. Yağma, başkasının zilyetliğindeki taşınabilir bir malın zilyedin rızası olmaksızın faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınmasıdır. Yağma icrai kuvvetle işlenebilen bir suç tipidir. Kullanılan cebir ve tehdit kişinin malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olmalıdır. Cebir–şiddet, mağduru men ederek ve zorlayarak failin istediği davranışa sokacak fiillerdir. Mağdurun elinde veya üstünde taşıdığı bir eşyanın mağdurun direnmesine fırsat kalmadan ani bir hareketle çekip alınması durumunda yağma suçundaki cebir unsurundan bahsedilemez. Başka bir anlatımla yağma suçunun oluşumu için mağdurun direnç göstermesi, bu direncin kırılması için cebir uygulanması ya da en baştan mağdurun direnebileceği öngörülerek direnmesini engellemek amacıyla zor kullanılması şarttır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Oluş ve dosya içeriğine göre, olay tarihinde gündüz vakti suça sürüklenen çocuk …’in hakkında tefrik kararı verilerek dosyası ayrılan diğer suça sürüklenen çocuk … ile birlikte pazarda alışveriş yapan mağdura yaklaştığı, suça sürüklenen çocuk …’in mağdurun kolunda asılı çantasının bulunduğu sağ tarafından mağduru sıkıştırıp dürtmek suretiyle ‘‘ilerler misin bende seçeceğim’’ dediği bu sırada diğer suça sürüklenen çocuk …’in mağdurun cüzdanını aldığı, mağdurun ücret ödemek için çantasını kontrol ettiğinde cüzdanın olmadığını farkettiği, aynı gün pazar yerinde cüzdanın içerisinde 95 TL para alınmış halde bulunduğu ve soruşturma aşamasında suça sürüklenen çocuk …’in de suçu ikrar ederek 95 TL parayı iade etmesi şeklindeki olayda, mağdurun aşamalarda alınan beyanları ile suça sürüklenen çocuğun savunmaları da gözetilerek cüzdanın alınması sırasında yağma suçunda aranan kişinin malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli nitelikteki ciddi, korkutucu seviyede cebir içeren bir hareket bulunmadığının anlaşılması karşısında, mağdura yönelik herhangi bir tehdit ve cebir uygulamayan suça sürüklenen çocuğun eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 142/2-b maddesinde düzenlenen elde veya üste taşınan eşya hakkında hırsızlık suçuna uyduğu kabul edilmiştir.
Suça sürüklenen çocuğun eyleminin hırsızlık suçu olduğu kabul edildikten sonra çalınan cüzdan ve paranın değeri gözetilerek suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 145. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı yönünden değerlendirme yapmak gerekmiştir.
TCK’nın 145. maddesiyle daha az ceza verilmesini gerektiren bir nitelikli hâl olarak “Değer azlığı”, hırsızlık suçu bakımından da suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” ibaresi ilâvesiyle- hüküm altına alınmış bir husustur.
Y.C.G.K.’nın 15.12.2009 günlü, 6/242-291 esas ve karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinde veya gerekçesinde “Daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” koşulu yoktur. Elbette değerin az olmasına ilaveten, daha çoğunu alma olanağı varken daha azı alınmış ise; bu madde sanık lehine uygulanmalıdır.
Ancak;
TCK’nın 145. maddesinin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. TCK’nın 145. maddesi uyarınca faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması kural olarak yeterli olup, suç ve cezada kanunilik ilkesi ile aleyhe kıyas ve yorum yasağı gereği, kanunda bulunmayan başka bir koşul ihdas edilemez. Hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.
TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hakime geniş bir takdir yetkisi tanınmış olup, TC Anayasası’nın 141/3, 5271 sayılı CMK’nın 34, 223, 230 ve 289. maddeleri uyarınca sözü edilen yetki kullanılırken, keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle açıklanmalı ve uygulama yapılmalıdır.
Öte yandan hâkim, TCK’nın 145 veya 150/2. maddeleriyle kendisine tanınan takdir yetkisini kullanırken, evrensel ceza hukuku prensiplerinden olan ve ceza kanunlarımızın hazırlanmasında esas alınan, kanunilik, belirlilik, orantılılık ve ölçülülük ilkeleri, kıyas ve aleyhe yorum yasağı ile mükerrer değerlendirme yasağına uygun bir değerlendirme yapmak zorundadır.
Bu açıklamalardan değer az ise, verilecek cezadan mutlaka indirim yapılmalıdır gibi bir anlam da çıkartılmamalıdır. Diğer bir anlatımla indirim yapıp yapmama hususu her somut olayda özenle değerlendirilmelidir.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce benimsenen içtihatları uyarınca; rögar kapağı, plaka, sürücü belgesi, kimlik belgesi ve bankamatik kartı gibi eşyaların hırsızlık suçuna konu olması halinde, ortaya çıkan tehlike veya bunların yeniden çıkartılması için sarf edilecek emek ve mesai vb.’de gözetilerek değer azlığı indirimi yapılmamalıdır.
Bunun gibi kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs, cinsel istismar gibi ağır suçların yağma ile birlikte işlenmesi hallerinde değer azlığı indiriminin yapılmaması hukuka, vicdana ve adalete de uygun olacaktır.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, hırsızlık suçuna konu 95 TL’nin suç tarihi itibariyle paranın satın alma gücü ve günün ekonomik koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde değeri az olarak kabul edilebilecek ise de mağdurun ayrıca cüzdanının da alınmış olması bu itibarla cüzdanın değeri ile içinde 95 TL para dışında kimlik ve benzer eşya bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre değer azlığı indirimi yapılıp yapılmaması hususunun değerlendirilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle;
1-Oluş ve dosya içeriğine göre, mağdurun aşamalarda alınan beyanları ile suça sürüklenen çocuğun savunmaları da gözetilerek cüzdanın alınması sırasında yağma suçunda aranan kişinin malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli nitelikte ciddi, korkutucu seviyede cebir içeren bir hareket bulunmadığının anlaşılması karşısında, mağdura yönelik herhangi bir tehdit ve cebir uygulamayan suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı TCK’nın 142/2-b, 31/3, 168/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde yağma suçundan hüküm kurulması,
2-Öncelikle mağdurdan çalınan cüzdanın değeri ile içinde sürücü belgesi, kimlik belgesi ve bankamatik kartı gibi eşyalar bulunup bulunmadığı araştırılıp sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesiyle suça sürüklenen çocuğa verilen cezadan değer azlığı nedeniyle indirim yapılıp yapılmayacağının tartışılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … ve müdafiinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 07/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.