Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2021/11476 E. 2022/9366 K. 16.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/11476
KARAR NO : 2022/9366
KARAR TARİHİ : 16.06.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Konut dokunulmazlığını ihlal etme, basit yaralama ve korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık hakkında tekerrüre esas alınan Yahyalı Kapatılan Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/47 Esas, 2010/190 Karar sayılı ilamındaki mahkumiyetin, TCK’nın 106/1. maddesinde düzenlenen tehdit suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 106/1. maddesinde tanımı yapılan tehdit suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilip haklarında bahsedilen ilamın esas alınarak TCK’nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilerek bozma sebebi yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanık …’in akrabası ve aynı zamanda komşusu olan katılan …’ı korkutmak amacıyla 2-3 el ateş ederek elinde bulunan av tüfeği ile katılanın evine girip mağdurla kavga ettikleri ve karşılıklı birbirlerini darp ettikleri olayda; katılan …’a yönelik ve katılanı korkutmak amacıyla havaya ateş edilmesi ve sonrasında evine silahla girmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 106/2-a maddesinde tanımlanan silahlı tehdit suçunu oluşturduğu halde suç vasfında hataya düşülerek 5237 sayılı TCK’nın 170/1-c maddesi uyarınca silahla ateş etmek suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan hüküm kurulması ve sanık …’ın katılana yönelik basit yaralama, konut dokunulmazlığının ihlali ve silahlı tehdit suçları yönünden ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilemediği anlaşılmakla, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.10.2002 tarih, 2002/4-238 Esas ve 2002/367 sayılı kararı gereğince şüpheli kalan bu husus nedeniyle sanık lehine 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkının korunmasına,16/06/2022 tarihinde TCK’nın 29. Maddesinin uygulanması yönünden oy çokluğu, diğer hükümler yönünden oy birliği ile karar verildi.

KARŞI OY:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.10.2019 tarihli, 2017/6-653 esas ve 2019/583 sayılı kararında da belirtildiği üzere ve özetle;
“5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Birinci Kitap, İkinci Kısımda, “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” başlıklı İkinci Bölümde yer alan “Haksız tahrik” başlıklı 29. maddede; “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik; kişinin haksız bir fiilin kendisinde oluşturduğu hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın bir sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan bir nedendir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde bir zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmış bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır.
Somut olayda katılan … ile amca oğlu Sanık …’in husumetli olduğu, uzun süredir konuşmadıkları, olay akşamı da alkol alan sanık …’in havaya tüfek ile ateş edip alkolün etkisi ile katılan …’ın ikametine tüfek ile gelip ona yumruk ile vurmaya başladığı dolasıyla ilk haksız hareketin sanık … tarafından kaynaklandığı açık olması nedeni ile sanık … hakkında TCK madde 29’da düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmaması gerektiğinden aksi yöndeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.