Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2021/11365 E. 2021/18421 K. 29.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/11365
KARAR NO : 2021/18421
KARAR TARİHİ : 29.11.2021

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dairemize göre sübuta erdiği kabul edilen ve nitelikli yağmaya teşebbüs suçunu oluşturan fiilin katılanın işyerinde ve birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmeye teşebbbüs edilmesi sebebiyle, 5237 sayılı TCK’nın 149/1-c-d ve 35/2. maddeleri kapsamında nitelikli yağmaya teşebbüsün varlığını kabul etmek gerekecektir.
5237 sayılı TCK’nın kabul ettiği iştirak teorisine göre ve özetle ifade etmek gerekirse;
-Azmettiren, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır. (m.38/1)
-Azmettiren, aynı zamanda müşterek fail olarak, azmettirdiği fail ya da faillerle birlikte suçu işlemişse “Failliğin, şerikliğe nazaran önceliği prensibi” uyarınca, azmettiren olarak değil, yalnızca müşterek fail sıfatıyla cezalandırılır.(m.37)
-Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen (veya daha az ceza almasını sağlayan) kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır. (m.40/1)
-Yağma suçunda, kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması, daha az ceza verilmesini gerektiren bir nitelikli hâldir.(m.150/1)
-Azmettiren bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla hareket etse bile, failin, alacaklı ticari işletmenin diğer ortağı ya da mirasçı (baba-oğul-kardeş gibi) ve benzeri bir sıfatla hukuki ilişkinin tarafı olmaması halinde, işlenen yağma suçuna azmettirmeden sorumlu tutulacak, buna mukabil azmettiren aynı zamanda müşterek fail olarak tehdit ve/veya cebir kullandığı taktirde, “failliğin şerikliğe nazaran önceliği prensibi” uyarınca müşterek fail sıfatıyla cezalandırılacağından TCK’nın 40/1. maddesi uyarınca, aynı Kanun’un 150/1. maddesinden yararlanacak, hukuki ilişkinin tarafı olmayan diğer fail ya da müşterek failler ise; kendi işledikleri, 149. madde kapsamındaki nitelikli yağma suçundan sorumlu olacaktır.
Nitekim bu husus, Prof. Dr. İ. Özgenç’in, “Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler” isimli eserinde aşağıdaki gibi örneklerle açıklanmıştır:
“ … Örnek olay 4. A, C’den alacağını hukuk yollarına başvurarak tahsil edemez; bu sebeple, B ile birlikte C’ye cebir uygulayarak alacağın tahsil ederler. Bu örnek olayda, alacaklı olan kişinin, A’nın alacağını tahsil amacıyla borçluya cebir veya tehdit uygulamış olması halinde, TCK, madde 150, f. 1 hükmünden yararlanacağı da kuşku yoktur. Ancak, A’nın alacağının tahsili amacıyla ve onunla birlikte C’ye cebir uygulayan B’nin de TCK, madde 150 f. 1 hükmünden yararlandırılamaz. Bu gibi durumlarda gerçekten alacaklı olan kişi (A) ile birlikte hareket eden B de, kendi alacağı olmasa bile, aynı amaçla hareket edebilir. Ancak, m.150 f. 1 ifadesine göre, alacağın failin kendisine ait olması gerekmektedir. Bu nedenle, müşterek failerden sadece A bakımından TCK, madde 150 f. 1 hükmünü uygulamak gerekir.
Keza, A, C’den hukuk yollarına başvurarak tahsil edemediği alacağını tahsil hususunda B ile belli bir “komisyon” karşılığında ve gerektiğinde çeşitli zorlama yöntemlerine başvurulacağı öngörüsüyle ve zımmi kabulüyle anlaşır. B de bunun üzerine, cebir ve tehdit kullanarak C’den alacağı tahsil eder.
“Çek senet mafyası” gibi bir oluşum çerçevesinde belirli bir yüzde karşılığında gerektiğinde cebir veya tehdit kullanarak tahsilat işi gerçekleştiren kişi (B) hakkında TCK, madde 150, f. 1 hükmüne istinaden değil, TCK, madde 149 hükümlerine istinaden cezaya hükmetmek gerekir. Zira azmettiren (A) alacağını tahsil amacıyla hareket etmiş olsa bile, fail (B) azmettirenin alacaklı olup olmadığına bakmaksızın, paranın tahsil edilebilirliğinin ve tahsil karşılığında alacağı payı göz önünde bulundurarak yağma suçunu işlemektedir. Fail, azmettirenin alacağını tahsil amacıyla hareket ettiğini bilse bile, kendi fiili bakımından bu amaç söz konusu olmadığı için, TCK; madde 150. hükümlerinden yararlanamaz.
Keza, paranın tahsil işinin belirli bir komisyon karşılığında bir başkasına havale edilmesi ve havale edilen kişinin de borçluya cebir veya tehdit uygulaması halinde ise, işlenen suç yağma suçu olduğu için, azmettiren de TCK, m. 149 hükümlerine istinaden cezalandırılacaktır.”(a.ge. 16. bası, sahife; 604-605)
Hukuki ilişkinin tarafı olan azmettirenin yanında çalışan işçinin TCK’nın 150/1. maddeden yararlanması gerekip gerekmediği hususu tartışmalıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 23.05.2017 tarihli ve Esas 2017/6-91, Karar 2017/291 sayılı kararına konu teşkil eden olayda, alacaklı ve müşterek fail/azmettiren olan sanığın işletmesinde işçi olarak çalışan ve diğer müşterek fail olan şerikin de TCK’nın 150/1. maddesinden sorumlu tutulmasıyla yetinilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Bu izahattan sonra somut olay değerlendirilecek olursa;
1-Oluş ve dosya içeriğine göre; sanık …’in taşınmaz satımından dolayı katılandan alacaklı olduğu ve bir süredir bu alacağını tahsil edemediği, alacakla ilgisi bulunmayan, katılana karşı yağmaya teşebbüsten cezaları onanan …, …, … ve …’nun, sanık …’in azmettirmesi üzerine katılan …’ı da yanlarına alarak katılana ait iş yerine gittikleri, sanık …’e olan borcunu ödemesini sağlamak için onu tehdit ettikleri ve ayrıldıkları, 14/04/2008 günü …’ın, katılana ait işyerinde katılana zorla senet imzalatmaya çalıştığı, bu sırada ihbar üzerine olay yerine gelen polisler tarafından yakalandığı, sanık …’in bu suça azmettiren sıfatıyla iştirak ettiği bu nedenle sanık …’in eyleminin TCK 38. maddesi delaletiyle 149/1-c-d ve 35/2. maddelerine uyduğu gözetilmeden aynı Yasanın 150/1 delaletiyli 106/2-c maddesi gereğince hüküm kurulması,
2-Sanık …’in, katılan … hakkında dolandırıcılık suçundan yaptığı şikayet dosyasının akıbeti araştırılarak, sonucuna göre sanık hakkında TCK 29. maddesi gereği haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, ceza süresi bakımından 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesinin yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine, 29/11/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:

Dosya münderecatı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dairemizin 2014/13246 Esas ve 2017/763 Karar numaralı ilamında temyiz dışı sanıklar …, … ve … hakkında katılan …’a yönelik eylemleri nedeniyle ilk derece mahkemesince tesis edilen yağmaya teşebbüs suçundan mahkumiyetlerine dair hükmün onanmasına karar verildiği,
Sanık … hakkındaki yağmaya teşebbüs suçundan mahkumiyete ilişkin yapılan temyiz incelemesinde ise; “… sanık ile katılan … arasında Lapseki Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen ve Yargıtay 1.Hukuk Dairesince bozulan dava dosyasının akıbeti ile alım satıma konu gayrimenkulün satış tarihindeki gerçek değeri gereğinde re’sen araştırılıp saptandıktan sonra, sonucuna göre sanık …’in hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yetinilip yerinde yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, kabule göre ise dosyaya yansıyan iddia, savunma, delillere göre sanık … hakkında TCK’nın 150/1. maddesinin uygulanma koşullarının karar yerinde tartışmasız bırakılması” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği,
… 1.Ağır Ceza Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında katılanla sanık arasındaki alım satıma konu gayrimenkulün satış tarihindeki değerinin 94.715,24 TL olduğunun tespit edildiği, sanık tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının 1.Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda kabulüne karar verildiği, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtayda olduğunun anlaşılması karşısında, katılandan zorla tahsil edilmeye çalışılan tutarın 100.000 TL olması, sanığın da savunmasında taşınmazı katılana 100.000 TL’ye sattığını beyan etmesi nazara alındığında sanığın eyleminin TCK’nın 150/1. maddesinde düzenlenen hukuki ilişkiye dayalı alacağın tahsili amacıyla tehdit suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, hukuki alacağın sözkonusu olması halinde sanığın azmettiren veya müşterek fail olarak suça katılması durumunda sanık yönünden farklı bir uygulamanın yapılamayacağı, TCK’nın 40/1. maddesindeki bağlılık kuralı veya “Failliğin şerikliğe nazaran önceliği” prensibinin bu şekilde yorumlanamayacağı, nitekim dairemizin yerleşik içtihatlarının da bu yönde olduğu,önceki bozma ilamımızda bu durumun hiç tartışılmadığı, bu anlamda sanık … hakkında hukuki ilişkiye dayalı alacağın tahsili amacıyla tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün isabetli olduğu ancak TCK’nın 66/1-e ve 67/4. maddesindeki 12 yıllık dava zamanaşımı süresinin karardan sonra dolduğu anlaşıldığından kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sanığın eyleminin yağmaya teşebbüs suçunu oluşturduğuna dair sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyoruz.