Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2020/10097 E. 2021/10348 K. 01.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/10097
KARAR NO : 2021/10348
KARAR TARİHİ : 01.06.2021

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli yağma
HÜKÜMLER : İstinaf başvurularının esastan reddine

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Sanıklar … ve … haklarında kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nın 288. maddesinin ”Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır”, aynı Kanunun 294. maddesinin ”Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.” ve aynı Kanunun 301. maddesinin ”Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar ” şeklinde düzenlenmiştir.
Sanık … müdafii temyiz dilekçesinde; suçun yasal unsurlarının oluşmadığını, suça konu senedin araç alım satımından kaynaklı olarak düzenlendiğini, taraflar arasında hukuki ihtilaf söz konusu olduğunu, senedin müştekinin elinden cebir veya tehdit kullanılarak alındığına ilişkin görgüye dayalı herhangi bir tanık beyanının bulunmadığını, şüpheden sanık yararlanır ilkesi” uyarınca sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiğini, öte yandan kabul anlamına gelmemekle birlikte somut olayda “nitelikli yağma” suçunun değil daha az cezayı gerektiren hal olarak düzenlenen TCK’nın 150/1. maddesinin uygulanma şartlarının oluştuğunu, ceza tayininde de gerekçe gösterilmeksizin alt sınırdan uzaklaşıldığını, mahkumiyet kararının bozulması gerektiğini belirtmiştir.
Sanık … müdafii temyiz dilekçesinde; müştekinin ve tanıkların kovuşturma aşamasında alınan beyanlarına göre, suça konu senedin rızaya dayalı olarak verildiğini, bu beyanların mahkemece dikkate alınmadığını, kararın bozulması gerektiğini belirtmiştir.
Anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede;
Oluş ve dosya içeriğine göre; olay tarihinde, sanıkların birden fazla kişi tarafından birlikte konutta yağma suçunu işlediklerinin sabit olduğu anlaşılmakla; sanıklar hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan hükümde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.

Ayrıca dosyada CMK’nın 289. maddesinde sayılan hukuka kesin aykırılık hâllerinin herhangi birinin varlığı da tespit edilememiştir.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine göre, sanıklar … ve … hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan hükümlerde ileri sürülen temyiz sebepleri yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca, sanıklar … ve … müdafiilerinin yerinde görülmeyen TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ ile tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
II-Sanık … hakkında kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
UYAP üzerinden alınan nüfus kayıt örneğine göre, sanık …’ın hüküm tarihinden sonra 03.01.2021 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesi “Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.’’, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi ise, ‘Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.’’ şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, sanığın veya hükümlünün ölümü, ceza ve infaz ilişkisini sona erdiren doğal bir sebeptir. Çağdaş ceza hukuklarında suç faili olabilmek için iki şarta ihtiyaç vardır. Bunlardan birisi insan olmak, diğeri ise hayatta bulunmak yani sağ olmaktır. Ölüm ikinci şartı ortadan kaldırdığından, ölen kimsenin suçun faili sayılmasına ve dolayısıyla ölen kişi ile devlet arasında ceza ve infaz ilişkisi kurulmasına, kurulmuş ise sürdürülmesine imkan yoktur.
Kısacası ölüm bir yargılama şartı olup temyiz dilekçesinde belirtilmese ya da CMK’nın 289. maddesinde düzenlenen hukuka kesin aykırılık halleri veya temyiz kanun yolunu düzenleyen diğer maddeler arasında bozma sebebi olarak düzenlenmese de temyizde hukukilik denetimi yapan Yargıtayca sanığın ya da hükümlünün ölümü halinde hükmün bu sebepten bozulabileceği kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle;
UYAP üzerinden alınan nüfus kayıt örneğine göre, sanık …’ın hüküm tarihinden sonra 03.01.2021 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 64. ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri gereği kamu davasının düşürülmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5271 sayılı CMK’nın 304/2-a maddesi uyarınca yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere dosyanın Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine, 01.06.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.