Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2017/730 E. 2017/355 K. 16.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/730
KARAR NO : 2017/355
KARAR TARİHİ : 16.02.2017

Müşteki …’e yönelik memur olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği suçundan sanık … hakkında 765 sayılı TCK’nın 342/1. maddesi uyarınca 2 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … 2.Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.02.2003 gün, 2001/243 Esas ve 2003/40 Karar sayılı hükmün, sanık … savunmanı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6.Ceza Dairesi 23.03.2006 gün 2004/5609 Esas- 2006/2918 Karar sayı ile;

‘Suça konu bonodaki düzenleme tarihinin, belgenin kredi borcuna karşılık verildiği banka yetkililerince sonradan yazıldığının iddia edilmesi karşısında, bu husus duraksamaya yer bırakmayacak şekilde araştırılıp saptandıktan sonra sonuca göre hukuki durumun belirlenmesi,

Kabule göre de, sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCY.nın 342/1.maddesine göre, hükümden sonra 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın aynı suça uyan 204/1.maddesinde öngörülen özgürlüğü bağlayıcı cezanın türü, alt ve üst sınırları bakımından anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3.maddeleri ışında sanık yararına olması ve 5237 sayılı Yasa hükümleri uyarınca yeniden değerlendirme ve uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması’ şeklinde bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma sonrası … 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 06.12.2006 gün 2006/331- 2006/495 sayılı kararı ile;

“Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 23.03.2006 tarih ve 2004/5609 Esas 2006/2918 Karar sayılı kararı ile suça konu bonodaki düzenleme tarihinin, belgenin kredi borcuna karşılık verildiği banka yetkililerince sonradan yazıldığının iddia edilmesi karşısında, bu husus duraksamaya yer bırakmayacak şekilde araştırılıp saptandıktan sonra sonuca göre hukuki durumun belirlenmesi gerekçesi ile bozulduğu, bilindiği üzere, …bank’ın kapandığı, söz konusu senedin verildiği …bank’ta çalışan elemanların nerede olduklarını bulmanın mümkün olmadığı, bulunsalar bile aradan geçen uzunca sayılacak bir süre ile her gün yüzlerce işlem yapan …bank görevlilerinin bu olayı hatırlamalarının mümkün olmadığı, kural olarak bankaların tanzim tarihi ve vadetarihi yazılı olan senetleri alıp, aldıkları bu senetler üzerine kendiliklerinden vade tarihi ve tanzim tarihi yazamayacakları, sanık …’nın Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde, tanzim ve vade tarihini kendisinin yazdığını bizzat beyan ettiği, sonradan o sözünün kendisi aleyhine olduğunu fark edince bunun üzerine senetteki tanzim ve vade tarihini kendisinin doldurduğunu beyan ederek kendisini suçtan kurtarmaya yönelik hareket ettiği, Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin bozma kararında belirttiği şekilde suça konu bonodaki düzenleme tarihinin, belgenin kredi borcuna karşılık verildiği banka yetkililerince sonradan yazıldığının iddia edilmesi karşısında, bu husus duraksamaya yer bırakmayacak şekilde araştırılıp, saptanmaya kalkılırsa, suç tarihi de nazara alındığında zamanaşımına uğramasının söz konusu olabileceği, bahse konu hususların banka yetkililerinden sorulması ile de açıklığa kavuşamayacağı, sanığın Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinin bu husus duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koyduğu, sanığın beyanlarındaki çelişkinin savunmaya yönelik olup kendini suçtan kurtarmaya yönelik olduğundan itibar edilmediği, bu nedenle de mahkememizce bu hususun araştırılmasına yer olmadığı kanısı ile Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 1 nolu bozma gerekçesine iştirak edilmemiş ve bu hususta direnilmesine karar verilmiştir.” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.

Bu hükmün sanık savunmanı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli 09.06.2009 gün ve 2007/99671 sayılı tebliğnamesi ile gönderilen dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulu 17.11.2009 gün 2009/6-147 Esas, 2009/265 Karar sayı ile;

‘Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, suça konu bonodaki düzenleme tarihinin banka yetkililerince sonradan yazılıp yazılmadığının araştırılmasına gerek bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; sanık hakkında hükmolunan cezanın iki yıl olması nedeniyle 5271 sayılı Yasanın 5728 sayılı Yasa ile değişik 231. maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.

Sanık hakkında iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına hükmedilmesi ve bu suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Yasalarında yer alan suçlardan veya 01.03.2008 tarihinden itibaren işlenen suçlar yönünden, ayrıca 15 yaşından büyükler açısından 3713 sayılı Yasa kapsamındaki suçlar ile 1632 sayılı Yasa kapsamında yer alan suçlardan olmaması halinde, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunan veya mahkûm olmasına karşın 3682 sayılı Adli Sicil Yasası uyarınca silinme koşulları oluşan, 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlar yönünden ise 5237 sayılı TCY’nın 58 maddesinde tekerrür hükümlerinin uygulanması için öngörülen sürelerin geçtiği mahkûmiyetlerde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin subjektif koşulların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi açısından, hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.

İnceleme konusu somut olayda; sanığın incelenen adli sicil kayıtlarında birden fazla mahkûmiyeti bulunmakta ise de, kesinleşmiş tüm mahkûmiyetlerin sanığa atılı sahtecilik suçunun işlendiği iddia edilen 22.08.2000 tarihinden sonraya tekabül ettiği, dolayısıyla suç tarihi olan 22.08.2000 tarihinde, sanık hakkında daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunma koşulunun gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına olanak sağlayan ve bu yönüyle de sanık lehine sonuç doğurduğunda kuşku bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, subjektif koşullar nazara alınarak sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağı, öncelikle yerel mahkemece değerlendirilmelidir.

Bu itibarla, diğer yönlerinin bu aşamada incelenmesine gerek bulunmayan yerel mahkeme direnme hükmünün 5728 sayılı Yasa ile 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin 4 ve 14. fıkralarında yapılan yasal değişiklik doğrultusunda değerlendirme yapılmak üzere bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Kurul Üyesi, “dosyanın esasına ilişkin inceleme yapıldıktan sonra, 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunun değerlendirilmesi” gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.’ şeklinde diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma sonrası … 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 16.06.2010 gün 2010/153- 2010/224 sayılı kararı ile Yargıtay bozma ilamına uyulup, Yargıtay 6.Ceza Dairesinin kararına karşı direnilerek sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, karar 03/09/2010 tarihinde kesinlemiştir.

Sanığın, 25/01/2014 tarihinde alkollü veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçunu işlemesi nedeniyle … 8.Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/75 esas, 2014/244 sayılı ve 21/03/2014 tarihinde kesinleşen 500.-TL adli para cezasına ilişkin ilamı, 21/03/2014 tarihli yazı ile … 2.Ağır Ceza Mahkemesine bildirilmesi üzerine sanık hakkındaki hüküm açıklanmıştır.
Bu hükmün sanık savunmanı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istekli 26.08.2016 gün ve 2014/330661 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilen dosya;
5271 sayılı CMK’nın 307/3. madde ve fıkrasının 2. cümlesini değiştiren ve geçici 10.maddesini düzenleyen, 02/12/2016 gün, 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 36. maddesi uyarınca; “Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gelen ve henüz karara bağlanmamış olan dosyaların, öncelikle kararına direnilen Daire tarafından incelenmesinin zorunlu kılınması karşısında;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanlığının 07/12/2016 gün, 2016/1201 Esas ve 2016/1057 sayılı kararı ile Dairemize gönderilen dosya, yeniden incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

Oluş ve dosya kapsamına göre, sanık … hakkında müşteki …’e yönelik memur olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği suçundan kurulan … 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 26.02.2003 gün, 2001/243 Esas ve 2003/40 Karar sayılı hükmüyle, sanık … hakkında 765 sayılı TCK’nun 342/1.maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezasına karar verildiği, sanık savunmanı tarafından kararın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 23.03.2006 tarih ve 2004/5609 Esas 2006/2918 Karar sayılı ilamıyla anılan kararı bozduğu, bozma üzerine gelen dosyayı … 2.Ağır Ceza Mahkemesi, 2006/331 numaralı esasa kaydederek 06.12.2006 tarihinde direnme kararı verdiği, verilen kararın sanık savunmanı tarafından temyizi üzerine, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 gün 2009/6-147, 2009/265 sayılı kararıyla diğer yönleri incelemeksizin ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, subjektif koşullar nazara alınarak sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağı, öncelikle yerel mahkemece değerlendirilmesi gerektiği’ gerekçesiyle hükmün bozulduğu, bozma üzerine, yerel mahkemece 16.06.2010 gün 2010/153- 2010/224 sayılı kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bozma ilamına uyularak sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve Yargıtay 6.Ceza Dairesinin kararına da direnmeye devam edildiği, 25/01/2014 tarihinde yeni bir suç işlenmesi nedeniyle ilgili … 8.Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/75 esas, 2014/244 sayılı ve 21/03/2014 tarihinde kesinleşen ilamı, … 2.Ağır Ceza Mahkemesine bildirilmesi üzerine sanık hakkındaki hükmün açıklandığının anlaşılması karşısında; Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 gün 2009/6-147, 2009/265 sayılı kararı nazara alınarak, yerel mahkeme kararının, öncelikle Ceza Genel Kurulu tarafından incelenmesi gerektiğinden dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 16.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.