Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2016/6863 E. 2019/4403 K. 16.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/6863
KARAR NO : 2019/4403
KARAR TARİHİ : 16.09.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma, kasten yaralama, tehdit
HÜKÜM : Beraat, Düşme

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Katılma ceza muhakemesinde mağduru, suçtan zarar göreni ya da malen sorumlu olanları koruma araçlarından biridir.

5271 sayılı CMK’nin 234/2-239/2. maddelerine göre mağdur veya katılanın 18 yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malul olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilecektir.

Katılma hususunda asıl hak sahibi olan kişi suçun mağduru ve suçtan zarar görenin bizzat kendisidir. Katılmanın niteliği itibariyle şahsa sıkı suretle bağlı haklardan olması ve Türk Medeni Kanunu’nun anılan hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde; suçun mağduru olan küçük veya kısıtlı, ayırt etme gücüne sahip ise davaya katılma veya katılmama yönünde iradesine bakılacak kişi mağdurun bizzat kendisi olup, gerek kanuni temsilcisi gerek görevlendirilen vekilin bu yönde beyanının bir önemi olmayacaktır. Küçük kısıtlı veya ayırt etme gücüne sahip değilse katılma yönünde hakları onun yerine kanuni temsilcisi kullanacaktır. 15.04.1992 gün ve 14/9 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ve Ceza Genel Kurulu’nun bu yöndeki kararlarında; “Ayırt etme gücüne sahip (sezgin) küçüklerin doğrudan doğruya kişiliklerine karşı işlenmiş bulunan suçlardan dolayı dava ve şikayet hakkına sahip oldukları” sonucuna ulaşılmıştır.

Ceza muhakemesinde davaya katılma yönünden ayırt etme gücü; kişinin kamu davasına katılma veya katılmamanın doğuracağı hukuki sonuçları algılayıp, makul bir seçimde bulunabilmesidir. Mağdurun yaşı ve ayırt etme gücüne etki eden kişisel durumu kadar, mağdura karşı işlendiği iddia olunan suçun özellik ve niteliği ile de ilgilidir.
Herhangi bir malullüğü bulunmayan çocukların mağdur oldukları suçlara ilişkin beyanda bulundukları tarihte 15 yaşından büyük olmaları halinde bu yeteneğe sahip olduğu kabul edilmelidir.

Mağdur vekilinin mağdur adına kanun yoluna müracaat edebilmesi ancak mağdurun katılan sıfatı almasına bağlıdır.

CMK’nin 261.maddesinde avukatın, müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla kanun yollarına başvurabileceği belirtilmiştir. Bu mağdurlara Baro tarafından görevlendirilen avukatı da kapsar. Kanuni temsilci asil olup, vekilin yetkileri asilden fazla olamayacaktır.

Bu açıklamalar ışığında; mağdurlar … ve … zorunlu vekillerinin açtıkları temyiz davalarına gelince;

Ayırt etme gücüne sahip mağdur … ve yaşı küçük mağdurun yasal temsilcisi annesi …’ın 20/01/2015 günlü oturumda şikayetçi olmadıklarını beyan ettikleri dikkate alındığında mağdur … zorunlu vekilleri Av. …t, Av. …’nın;

Ayırt etme gücüne sahip 15-18 yaş grubunda bulunan mağdur …’in talimat yolu ile dinlendiği 08/05/2015 günlü oturumda Av. Neşe Oktay huzurunda açıkca şikayetçi olmadığını bildirip, davaya katılma yönünde bir irade ortaya koymadığı, zorunlu vekili Av. …’ın 10/11/2015 günlü oturumda mağdur adına davaya katılma talebinde bulunduğu, mağdurun annesi …’in talimat yolu ile dinlendiği 06/07/2015 günlü oturumda şikayetçi olup davaya katılma iradesini yansıttığı, gerekçeli kararın tebliğ olunmasına karşın temyiz davası açmadığı,herhangi bir kısıtlılığı bulunmayan 15-18 yaş grubundaki mağdurun kendine sıkı bir şekilde bağlı hakkı kullanmadığına yönelik beyanı birlikte değerlendirildiğinde mağdur … zorunlu vekili Av. …’ın;

Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmü temyiz yetkileri bulunmadığından, mağdurlar … ve … zorunlu vekillerinin vaki temyiz istemlerinin CMK’nin 298 (CMUK’un 317) maddesi gereğince kısmen tebliğnameye uygun olarak REDDİNE, 16/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.