Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2016/2656 E. 2019/741 K. 11.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/2656
KARAR NO : 2019/741
KARAR TARİHİ : 11.02.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Lehe yasanın belirlenmesi yöntemini düzenleyen 5252 sayılı yasanın 9. maddesinin 3. fıkrasına göre, lehe yasanın önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların karşılaştırılması ile belirlenecektir.
01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nin 61. maddesinin 1. fıkrası ile hakimin somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimi,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçlar,
c) Suçun işlendiği zaman ve yer,
d) Suçun konusunun önem ve değeri,
e) Meydana gelen zarar ile tehlikenin ağırlığı
f) Failin kasıt veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı,
g) Failin güttüğü amaç ve saik,
Göz önünde bulundurularak temel cezayı saptayacağı, 765 sayılı TCK’nin 29/son maddelerindeki benzer ilkelere göre düzenlenmiştir.
Yasa koyucu bu şekilde cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hakime olayın özelliği, failin kişiliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde iki sınır arasında temel cezayı belirleme ve bunu gerekçelendirme görevi yüklemiştir.
765 sayılı TCK’nin 29/son ve 5237 sayılı TCK’nin 61. maddesi benzer özellikte ise de 765 sayılı TCK’nin 29/son maddesinde temel ceza tayini ölçütleri arasında yer alan “Failin geçmişi ve fiilden sonraki davranışları” 5237 sayılı TCK’nin 62. maddesinde takdiri indirim nedeni olarak düzenlenmiştir. Yani 765 sayılı TCK’nin 29/son maddesi 5237 sayılı TCK’nin 61. maddesine göre daha geniş kapsamlıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
5252 sayılı Yasanın 9. maddesi uyarınca mahkemece uyarlama yargılamasından önceki hüküm sabit kabul edilen olaya yeni yasanın tüm hükümleri uygulanarak lehe yasa saptanacaktır. Bu değerlendirmede önceki hükümde temel ceza asgari hadden tayin edilmiş olması, uyarlama yargılamasında da cezanın asgari hadden tayinini gerektirmemekte ise de, mahkemece bu değerlendirme yapılırken, önceki hükümde sanık lehine kabul edilen hususların bu kez aleyhe yorumlanması yöntemi benimsenmemelidir. Diğer yönden yeni yasa suçun unsurları ve nitelikli hallerinde herhangi bir değişiklik öngörmemiş ise, son hükümdeki değerlendirmenin önceki uygulama ve gerekçeye bağlı olarak yapılması gerekir.
Yerel mahkeme ilk hükümde 765 sayılı TCK’nin 497/1. maddesindeki yağma suçunun unsurları yönünde bir değişiklik bulunmamaktadır. Yasa koyucunun bu suç için öngörülen cezanın alt sınırını indirmiş olması, yasa koyucunun bir takdir yetkisidir.
Bu itibarla ilk hükümde sanığın kişilik özellikleri, suçun işleniş biçimi, eylemin yasaya aykırılık derecesi ve kastın yoğunluğu sanık lehine, uyarlama yargısında ise suçun unsurunda herhangi bir değişiklik bulunmadığı halde, hükümlü aleyhine yorum yerinde olmadığı dikkate alınıp olay ile uygun olmayan şekilde temel cezanın en üst oranda tayin ve tespiti,
2-) Oluş ve dosya kapsamına göre sanığın baştan beri diğer sanıkların yağma eylemine fikir ve eylem işbirliği içerisinde hareket ederek katıldığının anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK’nin 37/1. maddesi yerine, aynı Yasanın 39. maddesi ile uygulama yapılması,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlü … savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 11/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.