Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2014/5771 E. 2017/3968 K. 01.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/5771
KARAR NO : 2017/3968
KARAR TARİHİ : 01.11.2017

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma suçundaki değişiklikle kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Suçun mağduru aleyhine suç işlenen kimse yani suçun kurbanıdır ve suçtan doğrudan zarar görendir. Şikayetçi resen kovuşturulan suçlar dahil bir suçu devletin soruşturma ve kovuşturma makamlarına duyuran kişi olarak da anlaşılmalıdır.

Sanığın fiilinden haklı çıkarları zedelenen kişi fiil ile ilgili yetkili mercilere olayı intikal ettirebileceği gibi fiilin failinin yargılanmasında bu hali ile aktif ve etkin bir rol alması tartışmasızdır. Zaten bu niteliği nedeniyle kamu davasında taraf olma hakkına sahiptir.

Maddi gerçeği araştırma en çok güvenilen mahkemelere verilmiştir. Bir olayın normlar karşısında durumunun tespiti hususu çıkan uyuşmazlığın yargılama makamı önüne getirilmesidir ki buna da dava denir.

Bu durumda yargılanacak her uyuşmazlıkta; şüphelilik, uyuşmazlığın somut olması ve uyuşmazlığın çözümü şeklinde özellikleri vardır.

O halde önce olay öğrenilmelidir.

Olay belirlendikten sonra buna uygulanacak norm ve bunun olayın tipine uygun olup olmadığı konusunda sonuç çıkarılır. Maddi olayın durumun tespiti, hukuki durumun tespitidir. Olayın faili ve bunun ceza hukuku karşısındaki sorumlulukları öncelikle olayın belirlenmesi ile mümkündür.

Olay ise deliller ile öğrenilebilinir. Delillerin gösterdiği objektif bakımdan bir ihtimaldir. İhtimal belli dereceye gelince kanaat (kanı) olacaktır.

Şüphe yerini kanaate bıraktığında ispatta belirlilik ortaya çıkar. Yani belirliliğe şüphenin yenilmesi ile ulaşılır.

Ceza muhakemesinin asıl amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmalıdır. Buna ulaştıracak araç ile delillerdir.

Somut olaya gelince;

Ceza yargılamasının temel prensibi mevcut bugünden dünün öğrenilmesi olduğu dikkate alındığında, öncelikle; yakınan ve olayın görgü tanığının ceza yargılamasında doğrudan doğruyalık ilkesi gereği beyanları alınıp, sonucuna göre delillerin bir bütün halinde takdiri gerektiği düşünülmeden eksik soruşturma ile yetinilip yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … ve savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle istem gibi CMK’nun 326/son maddesi uyarınca sanığın ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA, 01.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.