Yargıtay Kararı 6. Ceza Dairesi 2014/11546 E. 2015/1149 K. 06.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/11546
KARAR NO : 2015/1149
KARAR TARİHİ : 06.02.2015

MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Yağma, yaralama, 6136 sayılı yasaya muhalefet

Yerel Mahkemece verilen hüküm sanıklar … savunmanları ile katılanlar vekili tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Hükmedilen cezanın süresine göre, duruşmalı incelenmesi olanaklı bulunmadığı için sanıklar … savunmanları ile katılanlar H.. … vekilinin duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 318 ve 421. maddeleri gereğince REDDİNE,

I- Sanık … hakkında yaralama suçundan kurulan beraat hükmünün incelenmesinde;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, katılanlar … vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun ve takdire dayalı bulunan hükmün ONANMASINA,

II- Sanıklar … hakkında yağma ve yaralama suçlarından ve sanık … hakkında 6136 Sayılı Yasaya Aykırılık suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Sanık … hakkında 6136 Sayılı Yasaya Aykırılık suçundan kurulan hükümde, kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevirme ve erteleme hükümleri değerlendirilirken, sanığın sabıkalı geçmişi, suçun işleniş şekli sanığın iyi görülmeyen kişiliği dikkate alınarak ve bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkemece olumlu kanaat oluşmadığından sanık hakkında 5237 sayılı Yasanın 50 ve 51. maddelerinin takdiren uygulanmalarına yer olmadığına karar verildiği, aynı gerekçenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-b. maddesi uyarınca da aranan şartlardan olduğu görülmekle, yapılan incelemede:

Sanık … hakkında, …Sulh Ceza Mahkemesinin 19.01.2012 gün 2010/578 Esas ve 2012/34 karar sayılı kararla verilen ve sanık … hakkında,… Asliye Ceza Mahkemesinin 13.10.2009 gün 2008/455 Esas ve 2009/323 karar sayılı kararla verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karar için 5271 sayılı CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca mahkemesine yerinde ihbarda bulunulması olanaklı kabul edilmiştir.

Sanıklar hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanırken uygulama maddesinin “TCK 168/3-2 cümle” olarak belirtilmemesi, yerinde düzeltilmesi olanaklı maddi hata olarak kabul edilmiştir.

Sanıkların, gözaltında ve tutuklu kaldıkları sürenin 5237 sayılı TCK.nın 63. maddesi gereğince cezalarından mahsup yapılmasına karar verilmemiş ise de, infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilmiştir.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Katılanlar …, kamu davasında kendilerini tek bir vekil ile temsil ettirdiklerinden, katılanlar lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi yerine, her bir katılan için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … savunmanlarının, katılanlar … vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından katılanlara vekalet ücreti tayinine ilişkin bölümünün çıkartılarak yerine “katılanlar … aynı vekil ile temsil edildiğinden 3.000 TL. maktu vekalet ücretinin sanıklardan alınarak katılanlara verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

III- Sanıklar … hakkında yağma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Olay, dosya kapsamı, 07.04.2012 günlü telefon dökümü inceleme tutanağı, 28.02.2012 görüntü inceleme tutanağı ve sanıkların ifadelerine göre, sanık …’ın diğer sanıkları tanıdığı ve arkadaşı olduğu, olay günü ve öncesinde diğer sanıklar ile sıklıkla telefon görüşmesinde bulunduğu, hatta kendi telefonunu sanık…’e vererek olay günü katılan …’in birden fazla aramasına izin verdiği, diğer sanıkları olay günü müştekilerin evine götürdüğü, burada beklediği, sanıkların telaşlı bir şeklide gelmeleri üzerine önce sanıklardan birini aracına aldığı, diğer sanıkların yüzlerinde puşi ile kapalı olarak kaçtığı halde aracını durdurarak onları da aracına alarak olay yerinden hızlı bir şekilde uzaklaştığı, kollukta bilgi alma şeklindeki 27.02.2012 tarihli ilk ifadesinde sanıkları tanımadığını belirttiği, ancak daha sonra kollukça yapılan araştırmada sanıkları tanıdığını belirtmesi üzerine sanıkları tanıdığını kabul ettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik ifadesine itibar edilemeyeceğinden tebliğnamede, sanık …’ın beraat etmesi gerektiği yönünde bozma isteyen düşünceye katılınmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Sanıklar …’ın diğer sanıklarla birlikte yağma eylemlerine, başından itibaren fikir ve eylem birliği içerisinde katıldıkları, etkinliklerini ve güçlerini artırdıklarının anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 37/1. maddesi uyarınca asli fail olarak katıldıkları gözetilmeden, aynı Yasanın 39. maddesi uyarınca yardım eden sıfatı ile sorumlu oldukları gerekçesi ile cezalarından indirim yapılması,

2- Sanıklar hakkında etkin pişmanlık uygulandığı halde sevk maddesi olan TCK 168/3-2. cümlesinin gösterilmemesi,

3- Sanıkların gözaltında ve tutuklu kaldıkları sürenin 5237 sayılı TCK.nın 63. maddesi gereğince cezasından mahsup yapılmasına karar verilmemesi,

4- Kabule göre de;

Sanıklar hakkında yağma suçundan 5237 sayılı Yasanın 149/1-a,b,c,d maddesi uyarınca belirlenen 12 yıl hapis cezasından, anılan Yasanın 39 maddesi uyarınca 1/2 indirim, 168. maddesi uyarınca 1/3 ve 62. maddesi uyarınca 1/6 oranlarında indirim yapılması sonucunda cezalarının 3 yıl 4’er ay hapis cezası olması gerekirken 4 yıl 5 ay 10’ar gün hapis cezası verilmesi suretiyle hesap hatası sonucu fazla cezaya hükmedilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … savunmanlarının, katılanlar … vekilinin ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen aykırı olarak BOZULMASINA, 06.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.