YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4217
KARAR NO : 2023/6435
KARAR TARİHİ : 15.06.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesine dayanan tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya direnme kararı verilmiştir.
Mahkemenin direnme kararı üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan inceleme sonunda, mahkemenin direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğuna ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ili, … ilçesi, … Mahallesi 2541 ada 2 parsel sayılı taşınmazın maliki iken, taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle … Kadastro Mahkemesinin 24.06.2004 tarihli ve 2002/189 Esas, 2004/77 Karar sayılı kararı ile 248,84 m²lik kısmının davacı adına olan tapu kaydının iptaliyle orman olarak Hazine adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, kararın 12.05.2005 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin mülkiyet hakkına zarar verildiğini, bu zararın karşılanmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesi gereğince yapılacak yargılama esnasında dava değerinin tam olarak belirlendiği anda iddianın genişletilmesi yasağına ve zamanaşımı engeline tabi olmadan davanın başında belirtilmiş olan talebi artırmak üzere şimdilik kaydıyla 1000 TL’nin Kadastro Mahkemesinin kararının kesinleştiği 12.05.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 21.12.2015 tarihli talep (bedel) artırım dilekçesiyle de talebini 19.003,08 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazı ve davanın Orman İdaresi aleyhine açılması gerektiğine yönelik husumet itirazında bulunarak kadastro ile ilgili çalışmalar yapan idarenin tüm iş ve işlemlerinin usul ve kanuna uygun olduğunu, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan bir zararın da söz konusu olmadığını, talep edilen tazminat miktarının da çok yüksek olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, davacı tarafın bedel artırım dilekçesine karşılık olan cevabında da ıslah olarak gördükleri, süresi içinde yapılmayan bu talebe muvafakat etmediklerini, ıslah edilen bu alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemenin 01.03.2016 tarihli ve 2015/164 Esas, 2016/64 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüyle 19.003,18 TL tazminatın tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği 12.05.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 01.03.2016 tarihli ve 2015/164 Esas, 2016/64 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırılması yapılarak tapu sahibinin oluşan gerçek zararının, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğumuna yol açan kararın kesinleştiği 12.05.2005 tarihi esas alınarak tespiti doğru ise de dava dilekçesinde davacı vekili tarafından “şimdilik” kaydıyla 1000 TL değer gösterilerek kısmî dava açıldıktan sonra, 01.03.2016 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile dava değeri 19.003,18 TL olarak ıslah edilerek, alacağın saklı tutulan diğer bölümü asıl davaya dahil edildiğinden, tapu kaydının iptaline dair verilen hükmün kesinleştiği 12.05.2005 tarihi ile ıslah tarihi arasında 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davaları için uygulanan on yıllık zamanaşımı süresi dolmuş ve davalı Hazine ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı definde bulunmuş olduğundan, mahkemece, ilk dava değeri ile bağlı kalınarak karar verilmesi gerekirken, süresi geçtikten sonra yapılan ıslaha değer verilerek hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 19.03.2019 tarihli ve 2018/341 Esas, 2019/147 Karar sayılı kararı ile bozma ilamına direnilmesine karar verilmiştir.
C. Dairemizce Yapılan İnceleme Sonucu Dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna Gönderilmesi Kararı
Mahkemenin 19.03.2019 tarihli ve 2018/341 Esas, 2019/147 Karar sayılı direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 02.10.2019 tarihli ve 2019/4108 Esas, 2019/5435 Karar sayılı ilamı ile temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi ile değişik 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
D. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan inceleme sonunda verilen 10.11.2022 tarihli ve 2019/(20)8-652 Esas, 2022/1486 Karar sayılı ilam ile; davacı tarafça 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi kapsamında tazminat talebiyle açılan davanın, dava dilekçesinin talep ve sonuç kısmında; 6100 sayılı Kanun’un 107 nci maddesi uyarınca yargılama sırasında dava değerinin tam olarak belirlendiği anda iddianın genişletilmesi ve zamanaşımı engeline tabi olmaksızın talep artırılmak üzere fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla “şimdilik” 1000 TL tazminatın tahsilinin talep edilmiş olması ve talep edilen tazminatın miktarının dava tarihi itibarıyla davacı tarafından belirlenebilir nitelikte olmayıp, ancak yapılacak olan yargılama sırasında elde edilecek delil ve bu deliller üzerinde yapılacak incelemeler sonucunda belirlenebilecek nitelikte olması karşısında; Mahkemece, davanın 6100 sayılı Kanun’un 107 nci maddesi kapsamında bir belirsiz alacak davası olarak hukuken nitelendirilmesinde ve nitelendirmeye uygun olacak şekilde de davanın kabulüne dair karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, ayrıca, Mahkemece, davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmiş olması nedeniyle davacı tarafça talep edilen ve 21.12.2015 tarihli talep (bedel) artırım dilekçesiyle de 19.003,08 TL’ye yükseltilen tazminatın tamamını kapsayacak şekilde; tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği 12.05.2005 tarihinden itibaren işleyen, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesindeki on yıllık zamanaşımı süresi; 21.04.2015 tarihinde açılmış olan eldeki davanın açılmasıyla birlikte kesileceğinden ve on yıllık zamanaşımı süresinin de geçirilmiş olması söz konusu olamayacağından, davalı tarafın ileri sürdüğü zamanaşımı def’îlerinin yerinde olmadığı, davacı tarafın 21.12.2015 tarihli talep (bedel) artırımının da ıslah olarak nitelendirilemeyeceği gerekçeleriyle, Mahkemenin direnme kararının usul ve kanuna uygun olduğuna ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu ve ıslah edilen alacağın dava ve ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığını, davanın Orman İdaresi aleyhine açılması gerektiğinden Maliye Hazinesine karşı husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili idarenin herhangi bir kusuru ve sorumluluğunun bulunmayıp yapılan tüm iş ve işlemlerin usul ve kanuna uygun olduğunu, talep edilen tazminat miktarının yüksek olduğunu, bir zararın varlığından söz edilse bile illiyet bağının söz konusu olmadığını, Mahkemece asıl alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin karar verilmesi gerekirken, tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz işletilmesine karar verildiğini ileri sürerek temyiz talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri ile 107 nci maddesi.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırılması yapılarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedele de tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği 12.05.2005 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.