Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2023/3954 E. 2023/5462 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3954
KARAR NO : 2023/5462
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapuda sahte olarak oluşturulan tapu kaydına dayanılarak yapılan satış işlemi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini ile satış işlemi ve tapu iptal tescil dosyasında ödemek zorunda kalınan masraflara ilişkin olarak yapılan ödemelerin tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekiller dava dilekçesinde özetle; … ili, … ilçesi, … Mahallesi 46995 ada 5 parsel sayılı taşınmazı tapuya göre maliki … emlakçı aracılığıyla 600.000,00 TL bedel karşılığı 03.11.2011 tarihinde satın aldıklarını, daha sonra yapılan incelemelerde tapu memuru dava dışı … ’ın, sahte olarak taşınmazı arkadaşı … ’a satılmış olarak göstererek tapuya tescil ettiğini öğrendiklerini, asıl malik tarafından açılan dava sonucunda, adlarına oluşturulan tapu kaydının iptali ile asıl malik adına tescil kararı verildiğini ve kesinleştiğini, yine dava dışı … ve … hakkında da dolandırıcılık ve sahtecilik suçundan verilmiş olan kararın kesinleştiğini beyan ederek taşınmaz değeri olarak şimdilik 1.000.000,00 TL, taşınmazın satın alınması sırasında ödenmiş olan masraflar ile tapu iptal tescil dosyasında ödemek zorunda kaldıkları 138.571,50 TL’nin davalı idareden dava tarihinden başlayacak yasal faizi ile tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, Devletin sorumluluğunun sınırsız olmadığını, illiyet bağının kesilmiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın değerinin daha yüksek olduğunu, 18.05.2021 tarihli rapora göre karar verilmesi gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, Devletin sorumlulğunun sınırsız olmadığını, suç teşkil eden ve ağır kusur içeren eylem nedeniyle sorumlulğu gerektiren illiyet bağının kesildiğinin kabul edilmesi gerektiğini, kararın yeterli araştırma yapılmadan verilmiş olduğundan hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çekişme konusu 46995 ada 5

parsel sayılı 3.010,00 m² yüzölçümlü taşınmazın arsa niteliği ile dava dışı … adına kayıtlı iken 19.01.2009 tarihinde satış suretiyle dava dışı … adına tescil edildiği, 03.11.2011 tarihinde de yine satış suretiyle …, … ve … adlarına 1/3’er paylarla tescil edildiği, ancak taşınmazın … adına tescil işleminde tapuda memur olarak görevli … tarafından taşınmazla ve satış işlemiyle hiçbir ilgisi bulunmayan icrai haciz işlemine ait tarih ve yevmiyenin kullanıldığı, bu satış işleminin hukukî sebebini oluşturan resmî senedin mevcut olmadığı, bu şekilde davalı … malik gösterildikten sonra yine aynı yöntemle davacılara satışın yapıldığı, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/379 Esas, 2014/140 Karar sayılı ilâmıyla … ve … hakkında kamu kurumunu aracı olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık ve resmî evrakta sahtecilik suçlarından ceza verildiği, asıl tapu maliki … tarafından yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı açılan tapu iptali olmadığı takdirde maddi ve manevi tazminat istekleriyle dava açtığı, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/147 Esas, 2019/130 Karar sayılı ilâmla “… İlçesi … Mah. 44995 ada 5 parseldeki arsanın … Tapu Müdürlüğü’nde memur olan dava dışı …’ın, satış işlemi ile hiçbir ilgisi olmayan başka bir haciz işlemine ait bulunan 19.01.2009 tarihli ve 1278 yevmiye numaralı haciz tesis işlemini ikinci kez kullanarak taşınmazı davalı …’a satılmış gibi gösterip tapuda yapılan bu hileli işlemle davalı …’un tapu maliki haline getirdiği, bu durumun tapu kadastro genel müdürlüğü müfettişlerinin raporları ile kesin olarak belirlendiği, davalı …’u malik haline getiren bu satış işleminin hukukî sebebini oluşturan resmi senedin mevcut olmadığı, 19 Ocak 2009 tarihli resmi evrakta sahtecilik ve hile yolu ile tapuda malik haline getirildiği, davalı …’un tapu kaydına malik olarak isminin tapu memuru tarafından tescil edildiği, geçerli bir hukuki sebep olmadan gerçeğe aykırı şekilde tapu sicili üzerinde yolsuz tescili yapan ve tapu kütüğüne tescil işlemini gerçekleştirenin tapu memuru … olduğunun belirlendiği, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/379 Esas sayılı dava dosyasındaki kanıt ve belgelerinde bu yönde olduğu, … ile dava dışı tapu memuru …’ın danışıklı olarak yolsuz tescil işlemini gerçekleştirdikleri, haksız kazanç sağladıkları, dava konusu … ili, … ilçesi, … Mahallesi 46995 ada 5 parsel sayılı taşınmazın malikleri tarafından edinimlerine ilişkin 03.11.2011 tarihli ve 34266 yevmiye numarası ile yapılan satış işlemine dayanak olan resmî ve senet ve işleme ait evraklar tapu müdürlüğü arşiv kayıtlarında mevcut bulunmadığı, bu itibarla bu belgelerin hiç olmadığının anlaşıldığı, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/379 Esas, 2014/140 Karar sayılı ilâmındaki gerekçelerde dikkate alındığında iptali istenen sicil kaydının tesisine esas alınan resmî akit ve diğer dayanak belgelerin esasen yok hükmünde veya sahte olan bir işlemle gerçekleştirildiğinin kesin bir şekilde anlaşıldığı, alıcıların iyi niyet sahibi olması dahi aslında yok hükmünde veya batıl olan işleme geçerlilik sağlamayacağından davacının davasının kabulüne, davacının manevi tazminat talebinden vazgeçmesi nedeniyle manevi tazminat davasının reddine karar vermek gerektiği” gerekçesiyle tapu kaydının iptaline ve … adına tapuya tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 28.02.2020 tarihinde kesinleştiği, anılan kararın infaz edilerek çekişmeli taşınmazın 11.03.2020 tarihinde asıl malik … adına tapuya tescil edildiği, bunun üzerine davacıların istinaf incelemesine konu davayı açtıkları, Mahkemece davanın kısmen kabulüne, toplam 3.822.700,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacılara payları oranında ödenmesine karar verildiği, tarafların istinafları üzerine Dairemizce “davacılara yapılan satışın yolsuz olarak gerçekleştiği, iyiniyetli alıcı konumunda oldukları, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Başmüfettişliğinin 30.04.2012 tarihli ön inceleme raporu, kesinleşen ceza ve hukuk mahkemesi kararları ve tüm dosya kapsamıyla sabit olduğu, davacıların zararlarının kaynağının da başından beri birleşen tüm işlemlerle birlikte sağlanan bu yolsuz tescil olduğu, davacıların kasıtlı ya da kusurlu eylemleriyle bu zararın gerçekleşmesine neden olduğuna ilişkin dosyada herhangi bir belirleme, bilgi ve belgede bulunmadığı, aksine davacıların tapuya güvenerek iyiniyetli satın alan kişiler olduklarının belirlendiği, davacıların zararının, tapu dairesinde yapılan işlemden kaynaklandığı, dava konusu olayda, Devletin sorumluluğuna ilişkin uygun illiyet bağı ve 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kusursuz sorumluluk ilkelerine dayanak olarak zararın tazminine ilişkin koşulların oluştuğu, emsal incelemesi ve karşılaştırması yoluyla dava tarihi itibarıyla m² birim fiyatı 1.200,00 TL’den tespit edilen tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesini tekrar etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, dava konusu taşınmazın 03.11.2011 tarihinde de satış suretiyle davacılar …, … ve … adlarına tescil edildiği, ancak öncesinde tapu memuru olan dava dışı …’ın başka bir işleme ilişkin yevmiye kullanılarak taşınmazı arkadaşı dava dışı … adına satılmış gibi gösterdiği ve tapuya tescil ettiği, tapu arşivinde gerek bu satış işlemine gerekse işbu davamız davacılarına yapılmış satış işlemine ilişkin aktin bulunamadığı, bu şekilde davalı … malik gösterildikten sonra yine aynı yöntemle davacılara satışın yapıldığı, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/379 Esas, 2014/140 Karar sayılı ilâmıyla dava dışı … ve … hakkında kamu kurumunu aracı olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık ve resmî evrakta sahtecilik suçlarından ceza verildiği ve kararın kesinleştiği, asıl tapu maliki … tarafından açılan tapu iptali ve tescili davasının, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/147 Esas, 2019/130 Karar sayılı ilâmla kabulüne karar verildiği ve kararın 28.02.2020 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın ise 06.03.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması yapılarak bulunan m² birim bedeli, aynı bölgeden Dairemize intikal eden dosyalar dikkate alındığında yerinde bulunmuştur.

4. Dosyadaki bilgi ve belgeler, yukarıda ayrıntısı belirtilen Ağır Ceza Mahkemesi ve Asliye Hukuk Mahkemesi kararları ile Tapu ve Kadastro Müdürlüğü Müfettişliğince düzenmiş olan 30.04.2011 tarihli ve 3 sayılı rapora göre davacıların iyiniyetli üçüncü kişi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrasına göre, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumlu olup Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk niteliğinde bulunması nedeniyle davalı Hazine yönünden kısmen kabul kararı yerinde olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun yazılı gerekçelerle esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.